09 Haziran 2016

Seyda Hatip Yüksel’e adalet!

Hatip Yüksel hocayı yıllardır tanırım.60'lı yaşlarda bölgede sözü dinlenen şahsiyetlerden biridir.  Mütevazı, insanı kucaklayan, insana değer veren bir tarzı vardır. Ülkenin önde gelenleri Diyarbekir'e uğrayınca kanaat önderleriyle görüşelim dendiğinde illaki hatırlanan bir isimdir.

Hatip Hoca, yıllar önce bir vaazında “Yüce Mevlam Kur'an ve Hadis atmosferinde hükümetimizi, devletimizi ıslah eylesin” diye bir duada bulunduğundan bir soruşturma geçirir.

Cuma namazına Seyda'yı takip etmeye gelen bir komiser, “Bu duadan neyi kasettiniz?” diye sorar.

Seyda “adalet” der kabul etmez,

“Hakikat” der kabul etmez,

“Merhamet” der kabul etmez, “yok yok sen başka bir şeyi kast ettin”, der Seydaya. Seyda hafif titrek bir sesle “Anladım ki sen işine yarayacak bir kavram duymak istiyorsun, ben şeriatı kast ettim” deyince, kısa zaman içinde Diyarbakır'dan Ankara'ya sürgün edilir.

Bu hadise 2000'li yıllarda cereyan ediyor. Seyda, 11 yıl Ankara'da kalır, bu arada bir kızını orada evlendirir. Zaman içindi akli dengesi bir derece bozulan bu kızı iki çocuk annesi olduğu halde kocasına boşanma davasını açar ve boşanır.

Bir gün damadı kendisini arayıp der ki:

“Baba haberiniz olsun kızınızın açtığı dava boşanmayla sonuçlandı, kızınız bir bayanda kalıyor şu an, fakat bayan tekin biri değil haberiniz olsun.”

Bunun üzerine Seyda iki çocuğuyla birlikte Ankara'ya gelip kızını alıp, Diyarbekir'e yoluna düşer. Yolda bir ara sıkıntı çıkaran aklı dengesi yerinde olmayan kızı emniyet mensupları tarafından onlardan alınır ve Seyda'ya iki din görevlisi oğluyla birlikte kamu davası ile aile “içi şiddet” çerçevesinde yargılanırlar.

Birkaç yıl süren bu mahkemeden her birine üç yıldan fazla ceza gelir, tabi bu ara kız aklı dengesi hafif düzelir düzelmez ifadesini değiştirir, baba evinde kalmaya devam eder, hatta bir ara çevresine verdiği sıkıntıdan dolayı komşuların şikâyeti üzerine emniyet zorla kadını alır ve psikiyatri servisinde bir ay tedavi görür.

Oradan çıktıktan sonra tekrar Ankara'ya kaçar orada kimi erkeklerin oyununa gelerek imam nikâhıyla 2-3 evlilik daha yapar ve boşanır. Şu anda sığınma evinde kalmaktadır. Durumuna bakıldığı zaman normal bir insan profilinde olmadığı anlaşılan bu vatandaşa baba sahip çıktı diye ailenin iki oğluyla birlikte cezalandırılıyor, kanaatimce ödüllendirilmesi gerekirken başlarına öyle bir hal geliyor ki romanları geride bırakıyor.

Bu durum karşısında, Seyda Hatip Yüksel artık umutları tükenmiş vaziyette emekliliğine aylar kaldığı halde bu tuhaf ceza yüzünden müktesep haklarından dahi mahrum kalacak, durumu bir de Cumhurbaşkanımıza izah edeyim, nede olsa Diyarbekir'e geldiklerinde çağrılan kanaat önderlerinden sayılıyoruz, görüşebiliriz İnşallah, diye Külliye'ye gider.

Cumhurbaşkanı Külliyesi'nin 1 no'lu kapısında kimlik bilgileri alındıktan az sonra Seyda gelen polis ekiplerine teslim edilerek Ankara Karşıyaka Karakolu'na oradan da Sincan Cezaevi'ne gönderilir.

Cumhurbaşkanımızın olaydan haberi var mıdır? Bilmiyorum, lakin bu olayda adaletin eksik işlediği gün gibi ortadadır. Hatip Yüksel hoca ve iki oğlu anılan meseleden dolayı şuan hapisteler, Konuyla alakalı olarak yeniden bir yargılama yapılır mı bilmiyorum. Eğer yapılırsa eğer, aynı Hâkimler biz bu insanlara neden ceza verdik ki derler muhakkak.

Şu Ramazan ayı hürmetine, bu dava da haksız bir hüküm var. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet bakanımız sayın Bekir Bozdağ bey gerekli talimatları verirlerse bu konu düzeltilebilir. Bu değerli âlim ve çocukları için isteğimiz bu konunun çözülmesidir.

Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz inşallah…

Selametle kalın efendim…