1 Kasım seçiminden zaferle çıkan AK Parti'nin yeni dönem uygulamalarından biri de ‘Siyasi Erdem ve Ahlak Kurulu' oluşturması oldu.

7 kişiden oluşan Kurul'un, parti politikalarını, kurucu değerler bağlamında inceleyecek ve siyasetteki kirlenmenin önüne geçmek için sistematik çalışmalar yürüteceği açıklandı.

Parti sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti kadrolarının, AK Parti tüzüğü ve programında belirlenen kurucu değerlere göre siyaset yapması amacıyla, kurulun önemli bir işlevinin olacağını düşündüklerini söylüyor.

Memleketteki siyasetin gelenekselleşmiş karışık ve kirli ilişkilerini düşündüğümüzde kurulun yapacağı işin önemi ortada. Tabii ki Kurulun, adaletli ve vicdani bir objektifliği yitirmeden ciddi ve tutarlı çalışmalar yapması ve sonuçların aynı ciddiyetle uygulamaya konulması mühim.

‘Erdem' ve ‘Ahlak', sadece bir partinin halkın teveccühüne mazhar olmaya devam edebilmesi için önemli değil çünkü. Asıl olan o partiyi var edecek toplumun ahlaki bir yozlaşmayı yaşamadan varlığını sürdürebilmesi.

Bu köşeyi takip edenler bilir.

Günlük siyasi konulardan fırsat buldukça toplumda eksikliği hissedilen ahlaki duruşa, hızla yayılan kültürsüzlük haline, yok olmaya yüz tutmuş adabı muaşeret kurallarına dair yazılar kaleme alınır sık sık.

Ekonomik anlamda ne kadar gelişirseniz gelişin, eğitiminizi ne kadar artırırsanız artırın kültürsüzlük ve ahlak yoksunluğu sahip olduklarınızı anında anlamsızlaştıracak denli önemli kavramlar çünkü.

Bugün Türkiye'de yaşanan zenginlik ve şatafat birçok Batı ülkesinde yaşanmıyor.

Lakin toplumdaki sahip olmanın ağırlığı, erdemi, olgunluğu maalesef istenilen düzeyde değil. İnsanların toplumsal huzuru ve barışı hissettiren değer yargılarına, örf ve adetlere, normlara ve kurallara uyumsuzluğu her geçen daha görünür hale geliyor.

Bu garabet hali öylesi bir düzeydeki, bir an önce bunun toplumsal nedenlerinin araştırılması ve çözümü konusunda adımlar atılması şart.

Yaşanan evlerin akıllı, çok yönlü, imkânlı olması o mekânları huzurlu, mutlu etmeye yetmedi görülüyor. Uyulması gereken ortak yaşamın gerektirdiği kurallar işlemedğinde ya da eksik olduğunda sahip olunan zenginliğin bir anlam ifade etmediği ortada.

Kullanılan arabaların teknolojinin en ileri ve en pahalı markalarından olması, en lüks çarşıların, alış-veriş merkezlerinin kurulması, devasa otellerin, hastanelerin, havaalanlarının yapılması da öyle.

O hizmetlere sahip olmanın huzuru, onları kullananların huzurlu ve rahat bir yaşamın sürdürülebilirliliği için gerekli değer yargılarına gösterdikleri saygıyla ilişkili çünkü.

O yüzden AK parti'nin başlattığı ‘Siyasi Erdem ve Ahlak Kurulu'nun yapacağı her olumlu  çalışma toplumdaki ahlaki bozulmanın önüne  geçecek adımların atılmasını da sağlayabilir.

Toplumdaki ahlaksal konulardaki bozulma ve kültürsüzlük hali ile siyasetçileri ve onların yasallaştırdıklarını uygulamaya koyan kamu çalışanlarının ahlaki yapıları arasında her daim bir ilişki kurmak mümkün.

Toplumdaki, ahlaki yozlaşmayı düzeltecek olanın siyaset ve bürokrasi dünyasının kendisi olduğuna inanmanın sebebi de bu zaten.

Sonuçta siyaset, bir bakıma, ahlak konusunda yapılacak iyileştirmeleri başlatacak kurum olarak görülürken, bürokrasi de o iyileştirmeleri uygulayacak nokta olarak görülmekte.

Kuşkusuz bu durum siyasetin ve bürokrasinin toplum içindeki ağırlığından kaynaklanmakta. İnsanların günlük yaşamdaki ahlaksızlıkları kolayca siyasetin içindeki ahlaki sorunlarla ilişkilendirmesi ve siyasetçileri eleştiri için fırsata dönüştürmesinin ardında da siyasetin kendine çeki düzen vermemesi yatmakta.

Siyasetin abiyene deyimle hala bir ‘arpalık' olarak görülmesi, kişilerin siyasetle ilişkilerinin çoğunlukla hep bir çıkar ve hesaba dayanıyor olması siyasal ahlakın, iş, ticaret, basın, sanat gibi diğer ahlakların içinde daha öne çıkmasına da neden olmakta.

Siyasetin toplumun aynası olduğu bir durumda siyasete getirilecek her türden ahlaksal ve etiksel duruş toplumun da olumlu değişip, dönüşmesine sebep olabilecek potansiyele sahip.

Dileriz Kurulun çalışmaları ahlaki ve erdemli bir toplum yaratmanın tohumlarını atar.