10 Kasım 2015

Sokağın nabzı

Bugün siyaset yazmayayım dedim, ne mümkün. Sağ sol siyasete bulaşmışken, her adımda siyaset konuşulurken sizin de buna bigâne kalmanız mümkün değil.

Sokağın başındaki çocuk bile siyasetten konuşuyor. Yaşı en fazla 7… HDP yanlış yapıyor abi… Hendekler bizi mahvetti okula gidemiyoruz. Bu gidişle Suriye olacağız. Çatışma çatışma nereye kadar?

Gel de siyaset konuşma, gel de siyaset yazma…

Sahi neresinden tutsak elimizde kalıyor işte… Cuma ve Cumartesi günü Diyarbekir'de Sur'da çatışmaların içinde kaldık. Patlamalar oldu. Silah sesleri ortalığı yakıp yıktı. Tıpkı savaş meydanlarındaki gibiydik. Tam rahatladık derken döngünün başına döndük hadi bir birimizi öldürelim.

 Zaten kırk yıldır yapıyorduk ya…

Ölen kim bize ne, ne de olsa biz ölmüyorduk…

7 Haziran sonrası PKK ipleri kopardı, HDP'nin yüzde 13'ünü küçümseyerek yeni savaş başlattığını ilan etti. Adına da “Devrimci Halk savaşı” dedi. Bese Hozat yeni konsepti ilan ederek savaş yolunda büyük(!) bir adım attı. Ceylanpınar'da iki polis ve Adıyaman'da bir Uzman şehit olurken iki polis için süreç mi bozulur modunda konuşuyordu birileri...

2 polis için süreç bozuldu, çünkü onlar insan değildi! Hani Cemal Temizöz, Cizre'de öldürttüğü insanlar için “Sayın hâkim! Ben insan öldürmedim. Onlar Cizreliydi. Beraatimi talep ediyorum” demişti ya. Şimdi koyun ikisini yan yana… Bese Hozat'ta şöyle demiş midir acaba? “Onlar insan değil, polistiler”

İstedikleri oldu, kıyamet kopuyor. PKK bu savaşı sürdürebilir mi, net şekilde söylüyorum, HAYIR. Çünkü bu savaşın gerekçeleri tek tek ortadan kaldırılıyor. PKK açıkça “he kardeşim ben bağımsızlık istiyorum” derse kendince bir gerekçe üretmiş olacaktır. Ama bu savaşın yüceltilmesinden başka ne olabilir ki?

YDG-H üyeleri Conter Straike oynadıklarını sanıyorlardı. Ciddi sayıda kayıp verdiler. İşin içine dağdan inmiş gerillalar girmiş durumda, hem de bunların Kobani savaş tecrübesi düşünüldüğünde çatışmalar uzayacak gibi.

Devlet çatışmaların başka yerlere sıçramasını engellemek için daha büyük bir çaba harcayacaktır, harcıyor da…   Yeni hükümetin kurulmasıyla beraber mücadele daha da hızlanacaktır. PKK ise, Gezicileri olaya müdahil edemediği için lojistik destek noktasında ciddi olarak zor durumda kalacaktır. Elindeki mühimmat ta sonsuz olmadığına göre, pes etmesi pekte uzak olmayacaktır. Kaldı ki masaya dönemediği takdirde, Suriye Kürtleri de ciddi sıkıntıya düşeceklerdir.

Sokaktaki halk PKK'nin yeni savaş konseptine destek vermiyor. PKK bunu göremiyor. Kandildeki lider kadro zaten yıllardır halktan kopuk olduğu için sürekli yanlış yapıyor. PKK'ye bölgeden destek azalıyor. Esnaf dükkânlarını açamadığı sürece sıkıntılar da artacaktır.

Son kertede kimse Suriye olmayı göze alamayacaktır. Devletin yapması gereken Kürtlere vereceklerini vermeye başlaması, masayı yeniden kurması ama bu masanın hakkını vermesidir. Bu noktada PKK dışındaki tüm Kürt oluşumları, özellikle Kürt-İslamcılar da sürece katkı sunmak üzere işe dâhil edilmelidirler.

Zor bir süreç ama Türkiye üstesinden gelecektir. Şimdi yapılması gerek asıl mesele Anayasaya odaklanmak ve zorluklarla başa çıkmak için ilk adımı atmak olacaktır. Sahi yeni Anayasa için henüz komisyon kuramadık değil mi… gerçi elimizde hazır bir taslak duruyordu ya…

Haydi Bismillah…