07 Eylül 2023

Sormaz olur muyum kendime de sordum

Erbab-ı Kalem çok iyi bilir. Öyle okurlar vardır ki sizi tıpkı hayata döndüren doktorlar gibi şevkinizin ve kaleminizin kırıldığı yerde gönlünüzden ve yüreğinizden tutarak sizi okumaya, yazmaya ve düşünmeye geri döndürürler.

Belki sayıları azdır, fakat varlıkları sizin için pek kıymetlidir. Sırf onlar için bile okumaya, yazmaya, düşünmeye değer dersiniz.  Benim için bu değerde okurlarımdan biri de kendisini davasına ve insanlara faydalı olmaya adamış, Tarsus Kamuoyunun yakından tanıyıp çok sevdiği imam hatip meslek dersleri öğretmenlerinden sevgili Osman Şahin hocam. Osman hocam hac ve umreyle  ilgili dış dünyaya dönük bir önceki soruşturma yazımızı  pek beğenmiş fakat şöyle bir önerisi, itirazı var. Özetle diyor ki:

‘’Hafızım, afakı merkeze alıpta  enfüsü paranteze almak olur mu? Maşaallah haccı ve umreyi herkese sormuşsun. Çok hikmetli cevaplar da bulmuşsun. Peki hiç kendine sordun mu?’’

-Sormaz olur muyum, hocam.

Elbette sordum.

Bütün azalarımı  gönül sarayında olağanüstü toplantıya çağırdım. Nasıl olsa o gün konuşacaksınız, öyleyse gelin bugün biraz o güne hazırlık yapalım.

 

Azaların hepsi bir ağızdan dediler ki: ‘’Biz bugün konuşmaya mezun değiliz. Bizim dünyadaki sözcümüz dildir. Sorularını bize sor, cevaplarımızı dilden al. ‘’

Peki deyip baştan ayağı sordum.

Saçlarıma sordum:

‘’Hak yolunda ağarmak’’dediler.

Başıma sordum:

‘’Alnını aklınla birlikte secdeye mıhlamak’’ dediler.

Kulaklarıma sordum:

‘’Rahman’ın ve Rahmet elçilerinin ikaz, öğüt, nasihat ve tavsiyelerini  kulak kesilerek anlamak için dinlemek ‘’dediler.

Aklıma sordum:

‘’İnkişaf’’dedi.

Zihnime sordum:

‘’İnkilab’’dedi.

Göğsüme sordum:

‘’İnşirah’’dedi.

Alnıma sordum:

‘’Bu mübarek topraklardaki çile ve meşakkate Allah rızası için alın kırıştırmadan katlanmak. İbadet ve taate alın teri dökerek, ilahi huzura secde izleriyle varmak.’’dedi.

Gözlerime sordum:

‘’Beytullahı görmek, en büyük murada ermek. Hakikat diyarına hikmetle bakmak, gözyaşı ile günahları yakmak’’dediler.

Dilime sordum:

‘’Rahman’ı razı edecek cümleler kurmak için bereketli topraklardan harf, hece ve kelimeler toplamak’’dedi.

Ağzıma sordum:

‘’Vayhin  kalbinde tevhid ve vahdet şuurunu kuşanarak varlığımızı birliğimize çevirmek için bütün inananlarla ağız ve söz birliği etmek’’ dedi.

 

Yüzüme sordum:

‘’Rahmet elçilerinin kutlu izlerine  yüz sürerek iki cihanda yüzünü ak etmek ‘’dedi.

Sırtıma sordum:

‘’Sıratı emin ve rahat şekilde geçmek için ümmetin ve insanlığın bütün yükünü yüklenmek.’’dedi.

Omuzlarıma sordum:

‘’Rengi, dili,ülkesi ayrı diye insanlara omuz vurmak değil, bütün dünya müslümanlarına omuz vermek.’’dediler.

Canıma sordum:

‘’İman, İslam ve Kur’an yolunda candan geçmeyi cana minnet bilmek’’dedi.

Kalbime sordum:

‘’Ağyar-i dilden, sürüp çıkarmak sureti ile padişahın saraya konması için haneyi mağrur eğlemek’’ dedi.

Ruhuma sordum:

‘’İlahi huzurda tarifsiz, nihayetsiz ve derin bir  huzur’’ dedi.

Kollarıma sordum:

‘’Amasız, fakatsız, lakinsiz dünyadaki bütün Müslümanları muhabbetle kucaklamak’’ dediler.

Ellerime sordum:

‘’Affedilmiş bahtiyarlar arasına seçilmek için  ilahi huzura açıldıkça açılmak’’ dediler.

Dizlerime sordum:

‘’Allah’tan başka hiç kimsenin önünde diz çökmeyerek şeytana diz çöktürmek.’’ dediler.

Parmaklarıma sordum:

‘’Dünya üzerindeki  bütün Müslümanlarını  tek bir elde beş ta ezelden kardeş bilmek’’dediler.

Ayaklarıma sordum:

‘’Hakkı,hukuku ve hududu çiğnemeden yürümek, koşmak ve durmak’’dediler.

Ve kendime sordum:

‘’İbrahim-i davete Muhammedi bir icabet  gerçekleştirmeye çalışarak Aşkın kalbinde önce kendinden geçmek sonra da kendine gelmek ve bulmak’’dedi.