05 Haziran 2017

STK Nedir Ne Değildir 2

 

Bir yerde hayr varsa şeytan oraya en büyük generallerini gönderir. Şeytan da önce o hayrı engellemek, sonra geciktirmek, daha sonra da işin içine nefs ve kul hakkı gibi konuları sokmak için uğraşır. Çoğunlukla bunda da başarılı olur maalesef.

Önce işin başında niyetler bozuk ya da gizlidir STK'larda.

Siz belirlediğiniz ortak ideal üzerine çalışacağınızı hayal edersiniz. Ama birileri o organizasyonu atlama tahtası olarak kullanmak ister.

Siz çok güzel faaliyetler icra ettiğinizi zannedersiniz ama birileri o faaliyetleri, dünyalık başka işlerini daha iyi sürdürmek için bağlantı imkanı olarak kullanır ve fırsata çevirir.

Siz hayr ürettiğinizi düşünürsünüz ama nefs ve şeytanın askerleri her toplantıda, her faaliyette masaların arasında kol gezer.

Aslında bir STK, herhangi bir konudaki en alakalı, en bilgili, en yetenekli, en cesur, en fedakar, en cömert, en istekli, o konuya vaktini en çok ayıranlardan oluşan kişilerin bir araya geldiği bir yapı gibi kurulmaya ve görünmeye çalışır.

Ama gerçekler bundan çok farklıdır ya da başta öyle olsa bile süreç içinde farklılaşır ve problemler çıkmaya başlar.

Zamanla ortaya çıkan sorunları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Yönetim Kurulları

Derneklerdeki en büyük ve birinci sorun yönetim kurulu üye sayısının yüksek tutulmasıdır. En başta daha katılımcı, daha güçlü, daha farklı yetenekli ve etkin insanlardan oluşsun diye yönetim kurulu sayısının yüksek tutulması aslında başka bir niyeti gizlemektedir. İşi bilen, herkesi tanıyan ve gizli ajandası olan bir kişi ya da ekip yönetim kurulunu öyle organize eder ki zamanla kurul içinde aktif, ufak, etkin asimetrik bir kurul oluşsun ve herşey süreç içinde istedikleri şekilde yürüsün. Dostlar alışverişte görsün misali.

Diğer sorun ise yönetim kurullarının toplanamamasıdır. Zaten en başta yönetim kurulu üye sayısı fazla tutulduğu için herkes yükü bir başkasının üzerine atar ve toplantıya gelmez. Toplantılarda karar alınacak sayıya bile ulaşılmaz. Böylece enerji düşüklüğü ile başlayan süreç işlemeye başlar.

Çünkü en başta insanlar herhangi bir derneğe üye olurken gizledikleri niyetleri ile gelirler. O derneğe girerken arka planlarında başka düşünceler vardır. En masum olanlarında ve arka planlarında gizli bir niyet olmayanlarında bile artık zaman, artık para ve artık niyet kullanımı vardır. Sonuçta gizli ve artık gayretleri ile başlayan bir dernek faaliyetinden ne fayda ve hayr bekleyebilirsiniz ki.

O yüzden yönetim kurullarında alınan kararlar ya resmidir ya da yeter sayıya ulaşılamadığı için gayriresmidir. Eğer karar resmileşmemişse ya da derin yönetim kurulu tarafından de facto bir şeklide uygulamaya konulmuşsa başlar dedikodu ve gıybetler. Yok efendim o karar niçin alınmış, kimseye niçin sorulmamış, o karar doğru muymuş ve benzeri.

Öyle ya da böyle yönetim kurulu üyeliği bir paye olduğu için de kimse oluşan yeni duruma bir şey söyleyip muhalefet edip de o konumunu kaybetmek istemez. Sadece dedikodu yaparlar. Zaten başkan da işi en başından böyle planlamıştır aslında. Herkese mavi boncuk dağıtmış ve işi nasıl yürüteceğini en güzel şekilde organize etmiştir.

İşi bilmeyenler en başta herkesin birlikte olduklarını zannetse de işi götüren çekirdek ekip yönetimi de oluşturur. Ancak zamanla o ekip yapıda herşeye hakim olur ve sonradan gelen ve kendilerinden daha faydalı kim gelirse gelsin ne kadar gayret gösterirse göstersin mevcut yönetim izin vermediği müddetçe o dernekte etkin konuma gelemez.

Aynı şey başkanlık için de geçerlidir. Dernek başkanı olan bir kişi ne olursa olsun başkanlığı kimseye bırakmaz. Enerjisi, fedakarlığı, yeteneği ya da kapasitesi ne olursa olsun başkan makamını kimseye bırakmaz. Başkanlığını sürdürmek için yapamayacağı şey de yoktur. Yerine kimseyi yetiştirmez, kimseyi aday bırakmaz, yardımcılarını güçlü kılmaz, doğal ve adil bir şekilde başkanlığa aday olanları bir şekilde refüze eder. Adeta başkan olmak için yaratılmıştır kendisi. Tüm yetenekler onda toplanmış gibi davranır. Hekesin bilgisini ve emeğini kullanır ama ortaya çıkan faaliyetleri tek başına üstleniyormuş gibi pazarlar. Gösterdiği küçük jestler ise göstermeliktir.

Hiçbir katkısı olmadığı halde STK'nın faaliyetlerinde önde görünmek, faaliyetlerde rol kapmak, protokolde veya protokol masalarında bulunmak için çırpınmak, aynı şekilde sırf yönetim kurulu üyeliği devam etsin diye yönetim kurulu başkanına itiraz etmemek, oylamalarda sadece destek oyu vermek, zülfiyare dokunacak söz ve faaliyetlerden kaçınmak da yönetim kurulu üyelerinin hata ve zaaflarındandır.

Bir de yönetim kurulu üyelerinin ve başkanın dernek faaliyetlerinden elde ettiği sosyal kazanımlar vardır. Aslında bu durum doğaldır da. Ancak niyetler, kararlar, faaliyet şekilleri ve yapılan işler hep problemli olduğu için bu konumlar ve elde edilen sosyal kazanımlar hep dedikodu ve gıybet oluştururlar.

O makamla elde edilen imkânlar, o imkânlar sonucunda yapılan işler, onun sonucunda kazanılan paralar, elde edilen makamlar doğal olarak tartışılır hale gelir.

Haftaya devam edelim inşaallah…