16 Ekim 2015

Tarih ve coğrafyadan ders almak

 Dünyanın en zor coğrafyasıdır Ortadoğu… Kan ve kin bir birine karışmıştır. Kinini kendine din edinenlerin ezmek için sürekli akınlar düzenlediği mazlum bir coğrafyadır burası…

Son dönemlerde iç karışıklığın had safhada olduğu, yavaş yavaş daha büyük çatışmaların merkezi olmaya aday, hatta 3. Dünya savaşını bağrından çıkarabilecek potansiyele doğru hızla yürüyen kadim bir coğrafya…

Arap baharıyla başlayan hareketlilik kasıp kavurdu. Suriye karmakarışık, Mısır darbeden sonra farklı bir noktada. Ürdün, Türkiye ve Lübnan mülteci sorunlarıyla boğuşuyor. Suudi Arabistan, Yemen problemiyle beraber kendini bölge “Şiilerinin hamisi” ilan etmiş İran'ın Farisi oyunlarıyla başa çıkmaya çalışıyor.

İsrail yeni bir oyun peşinde Suudi'de darbe oldu yalanını dünyaya pazarladı. Herkeste bu oltaya geldi. Nede olsa Suudi düşmanımız ya hepimiz oh oldu dedik belki de, hep bir ağızdan koroyla. Yalan mı, doğru mu hiç araştırmadan.

İran fink atıyor bölgede, dün Irak'ı allak bullak etti. Uzun süredir Suriye'de, Yemen zaten çabası. Yetmedi Rusya'yı davet etti, Çin'in gelmesi için ne varsa yapıyor. Şiileri koruyorum cakasıyla 3. Dünya savaşı bile çıkarmaya hazır. İran nedeniyle artık birçoğumuz İsrail düşmanlığı nedeniyle çok değer verdiğimiz Lübnan Hizbullah'ına eski değeri vermiyoruz. Sahi kendi derdimize düştük Mescid-i Aksa ve Filistin tahayyülemizden bile geçmiyor değil mi? Filistin'de her gün onlarca insan ölüyor, yeni bir intifada başlamak üzere oluk oluk kan akıyor. İsrail askerleri öldürdükleri Filistinlilerin cesetlerini bile vermiyorlar artık ama biz kendi derdimizdeyiz değil mi?

Evet, biz kendi derdimizdeyiz. DAEŞ topraklarımızda korkunç bir saldırı yapıyor, onlarca masum insanı katlediyor. Kendi içimizde barış yolundayken birden 180 derece dönüp savaşa başlıyoruz. Ne gereği varsa demokratik bilmem neler ilan ediyoruz. Birbirimiz öldürüp teşhir ediyoruz. Kim daha çok öldürecek yarışına girip oley çekiyoruz. On kişi daha öldürdük oleyyyy….  Üç polis, iki asker daha öldürdük oleyyy…

Kandan beslenmeye başladık, kendimize bile itiraf edemediğimiz derecede kan dökücü, ölü sevici olduk. Barış diyoruz lakin barışla alakasız ne kadar iş ve eylem varsa yapmaya özel özen gösteriyoruz. Yok canım biz Müslümanız asla haksızlık yapar mıyız? Yapmayız. Sütten çıktık biz. Mis gibi tertemiz… Zira çıktığımız sütün tadılacak hali bile kalmadı. Bırakın rengini… Bina okuyor, dönüyor dönüyor, yine okuyoruz. Okumak cahilliğimizi almıyor. Bilakis bizi daha da cahilleştiriyor, heyhat…

Kimse kimseyi dinlemiyor. Barış masalların derin dehlizlerinde kayboluyoruz. İnsan olmanın asaletini kaybediyoruz. Deruni hisler bizleri derinlere taşıyor, ama asla asalete götürmüyor. Tarihimizle bağımızı kopardı birileri. Artık 30 yıl bile bizim için çok uzun zaman. Ne gerek var tarihten ders almaya. Gerekirse biz ders veririz tarihe… Ne gerek var insan olmaya… Tarihse zaten biz her daim yeniden yazıyoruz. Bilince ve insanlığa ihtiyacımız yok bizim. Akıl ve sağduyu bize uğramasa da olur.

Hadi beraber bu kâbustan uyanalım. Elele İslamı yeniden yaşayalım. O zaman hiçbir derdimiz kalmaz. Belki yeniden insan oluruz. Hem de Hazreti İnsan…