Tarihimize sahip çıkalım
2018 yılı raporlarına göre ABD petrolün dünya çapında dağıtım ve korunmasına 81 milyar dolar harcamaktadır. Basra Körfezi çıkışı ve Kızıldeniz Hint - Okyanusu ve Kızıldeniz – Akdeniz bağlantısı en mühim noktalardır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetleri, içerideki o
kadar engellemelere rağmen Katar’da, Somali Mogadişu’da askeri üsler kurabildi.
Amerika’nın beceriksiz yönetimleri bu bölgeleri Türkiye’nin idaresine devretmiş
oldu. Katar’daki Futbol şampiyonası Türk asker ve polisi korumasında. Bu güveni
ve itimadı gösterir.
2012 Somali Dış İşleri Bakanlığı misafirliği yapılırken,
İstanbul - Somali toplantısı sonrası, İzmir’de Binali Yıldırım Bey ile diğer
toplantılar yapıldı. Somali’nin Hint Okyanusu’nu kontrol eden uzun kıyıları olması
ve bu bölgede Türkiye kontrolünde tersane açılması Hint Okyanusu’ndaki gemilerde
devamlı bilgi akışı sağlanabileceği konusu görüşülmüştür.
Rahmetli Sultan Abdülhamid Han, İngiliz Müslüman Abdullah Guilliam’ı
destekleyerek Livarpol limanına gelen gemilerden bilgi toplamıştır.
Kızıldeniz’de Sudan’ın Suakin Adası’nın Türkiye’nin
kontrolüne geçmesi de bir güven ve itimat meselesidir. Sudan Eski Başbakanı Mutaz
Musa Abdullah Salim Bey, görüşmemizde Suakin Adası isminin Türkçe’den “su
yakın” kelimelerinden geldiğini ifade etmişti.
Devletlerarası menfaatlerde geçmiş tarihinize sahip
çıkıyorsanız, imkanları çok daha iyi kullanmayı başarmanız da mümkün
olabiliyor.
Kızıldeniz, Hint okyanusu ve Basra Körfezi en önemli
örneklerdendir. Türkiye içerideki tüm kargaşa ve müdahalelere rağmen başarılı
olmuştur.
Eylül 1981 yılında ilk Nijerya Lagos seyahatimden sonra, Afrika’nın
Türkiye’ye bağımlılığının daha da bir artığını gördüm.
Balkanlar ve Yugoslavya konusuna gelecek olursak, zengin
olan Slovenya’nın fakir üyelerden ayrılmak istemesi süreci hızlandırdı.
Adriyatik’e açılma politikası icabı Almanya, Akdeniz’e doğru uzanan bir yol
olan Slovenya, Bosna ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını tek taraflı olarak tanıdı.
ABD bu durumu kabul etti.
Türkiye ise bunu eskiden Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı olan
Balkanlara yeniden ayak basma fırsatı olarak gördü. NATO Atlantik’in efendileri
ile hiçbir kavga ve kapışmaya girmeden Türkiye, Bosna ve Kosova Müslümanlarının
büyüğü olarak bölgeye yerleşti.
Bu meseleler olduğu zamanlarda Türkiye’nin içindeki
hadiselere bakarsak; Özal’ın vefatı, 28 Şubat, banka krizleri, Erdoğan dönemi,
muhtıralar, gezi parkı olayları, 15 Temmuz ve canlı bombaları görürüz. Bunların
hepsi de Türkiye’yi frenlemek için yapılmış komplolardır.
NATO bugün ise Türkiye’ye muhtaç durumdadır. Baştan
yazdığımız petrolün dünya çapındaki 81 milyar dolar korunma parası ile itimat
edeceği Türkiye’den başka ülke yoktur.
Yıllarca işlenen aşağılık komplekslerini artık aşalım.
Tarihimize sahip çıkalım.