Tarihten Mersiye'ye Kerbela faciası
Muharrem ayındayız. Ehl-i beytin uğradığı büyük kıyımın seneyi devriyesindeyiz. Bu hadise İslam’ın kapanmaz bir yarasıdır. Müslümanlar ve hususen Türkler ehl-i beyti çok severler. Hz. Muhammed’e duydukları sevgi ehli beyt sevgisi ile birleşerek büyür. Kerbela’da Hz. Hüseyin’in şahadeti politikanın doymaz ve sınır tanımaz Yezid ruhunun nelere yol açtığının tarihteki vesikalarından biridir. Hırsların ve tamahların nice canlar aldığı bu olay her sene yeniden hatırlanmaktadır. Bu meşum olayda Yezid’in adamları Hz. Hüseyin’e dört bir yandan saldırmışlardır. Sinan b. Enes ismindeki askerin arkadan vurduğu mızrak darbesiyle yere inmiştir. Rivayetlere göre Hz. Hüseyin’in üzerinde 33 mızrak yarası ve 34 de darbe tespit edilmiştir. Ardından da Sinan b. Enes onun kafasını zalimane bir şekilde kesmiştir. Rivayetlere göre şehit edildiğinde Hz. Hüseyin elli sekiz yaşındaydı. O, 680 senesi Muharremin onu Cuma gününde şehit edilmiştir. Yazılan mersiyeler hep bu olayı dua ve lanetlerle hatırlamıştır: Dini yok kavm-i Yezîd kıydı sana şâhım Hüseyn Ah Hüseynim vâh Hüseynim şâh Hüseyn-i Kerbelâ.
Bu
olayın içindeki şahsiyetler tarihi kayıtlarda malumumuzdur. Bunun yanında
mersiyelerde her birisine dair bir takım mısralarla bu tarihi kişilerden
bahsedilmiştir. Bu yazı vesilesi hem Hz. Hüseyin’i anıp Kerbala’ya yol açan
zihniyeti telin ederken hem de bu olaydaki mesul suçluları mersiyeler üzerinden
takibe çalışalın: Bunların başında elbette Yezid gelir. Hamdî Divanında Rahmet olsun mü’minîne tâilâ yevmi’l-kıyâm La’net
olsun ol Yezîd-i bed-likâya yâ imâm denilerek Yezid lanet ile anılmıştır.
Emevi Valisi Ubeydullah
b. Ziyad Emevi Valisi olarak Kerbela faciasının en önde mesullerinden biridir.
Bu olay öğrenilirken Yezid’den sonra en önde gelen isim Ubeydullahtır.
Mersiyelerde ona da işaret edilerek kınandığı görülür: Hasırcı-zâde Hâfız
Mehmed Emin Ağa Tükür iki âlemde rûh-ı
İbni Ziyâd’a Oynatdı altın lu’b ile meydân-ı riyâda Ol şâhı kodu na’t-ı belâ
içre piyâde Yansın ol gönül âteşe bu hâle ki yanmaz Kör olsun o gözler ki bu
dem kana boyanmaz, mısralarıyla Ubeydullah b. Ziyad tükürük ile hatırlanır.
Kerbela denince şüphesiz
Hz. Hüseyin’in şehadetinde öne çıkan şahıslardan biri de Şimr b.
Zi’l-Cevşen’dir: Divan-ı Şeref Hanım’da
Nice sundu yed-i murdârını Şimr-i bî-’âr Âhol gerden idi bûse-geh-i fahr-i Cihân
Dilerim kopsun iki eli ayağı birden Yüzi üzre sürüne rûz-ı cezâ hem-çü yılan,
denilerek ağır sözlerle kendisinden bahsedilir.
Sinan bin Enes en-Nahai,
Şimr b. Zilcevşen ve Der’a b. Şerik ile birlikte Kerbel’da Hz. Hüseyin’in şehit
edilmesinde öne çıkar. Bahsettiğimiz üzere başını kesen odur: Mersiye’de Bekâî,
Kitâb-ı Kerbelâ’da, Bir ok ile Sinân mel’ûnı
urır hem Zemîne düşdü ol Şeh-zâde ol dem, bu mel’un işlerin mel’un sahibi de
zikredilmiştir.
Kerbela olayındaki en
trajik karakterlerden birisi şüphesiz Ömer b. Sad’dır. Sad b. Ebi’l-Vakkas’ın
oğludur. Kendisi vâki makam ihtirası ile bu olaya karışarak dökülen kanın
başlıca günahkârlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Mersiyelerde kendisi de
unutulmamıştır: Gelmişdi laîn Sa’d’e
câzib Rey’le Taberistân Çekdi leşkerini sahrâ-yı belâya bed-zebân Âl-i Resûl’e
eylediler zulmü Mervâniyân Geldi leşker-i Yezîdân Kerbelâ’ya
hûn-feşânYağdırdılar mazlûmâna hançer, şemşîr-i bürrân mısraları ile Kadimî
kendisinden hak ettiğince bahsederek tarihi olan bilgiyi bu mersiyesi içinde
zikretmiştir.
Ehl-i Beyt, Türklerin
amasız fakatsız Sünni-Alevi/Bektaşi ayrımı yapmadan taraftarı olduklarıdır.
Ehl-i Beyt’e vurulan her darbe Muhammedî olan cümlenin yüreğini kanatır. Muharrem
ayında milletimiz yine bir nice faaliyetler ve aşuralar ile bu büyük acıyı anarken
Yezidleşmenin, dini istismarın, cahiliye ahlakının, politik pragmatizmin nasıl
bir karanlık olduğunu hatırlatmaktadır.
Ağla bugünlerde gözünü silme,
Âb-ı revân eyle, za’y olur sanma,
Aç gözün gafletten sen, gâfil olma,
Ağla gözler İmâm Hüseyin aşkına.
Vesselam