Taş

-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-

Tweet'in Türkçe karşılığı pekâlâ taş olmalıydı. Zira Twitter her an zelzeleyle karşılaşabilir fay hattında gibi. Hayatlara malolabilen yıkımlar da hayat kurtaran inşalar da mümkün. Bir günden bir güne yeniden ve yeniden, kendiliğinden ya da güdümlü kurulan gündemlere gebe.

Dijital platformların kendine has akışları var. Bunların arasında Twitter en ciddi ve en dikkate alınanı. Oradayken ayağınızın altında, sizi âdeta uçurabilecek tekerlekleriniz oluyor. Yeni asfalt üzerindeyseniz, bir de usta bir patenciyseniz uçup gidersiniz. Ancak pürüzlü zemine rast gelirseniz ya da paten kullanmayı bilmiyorsanız işiniz zor! Hem sağlam hem de kaygan zemin.

Tweet dediğimiz şey, taş olmalı bu yüzden.

İriliği ufaklığı sözün gücüne göre değişen taşlar…

Yanyana gelince sallananı, yalpalananı bir çırpıda deviren taşlar…

Bir suçlununki kadar bir masumun da kafasını gözünü yaran taşlar…

Şiddetli sarsıntılarla büyük kayadan kopan taşlar…

Kelamın yaralayıcı, yıkıcı, mahvedici, kimi zamansa iyileştirici, koruyucu, öğretici, hatırlatıcı, taşıyıcı ne kadar mahareti varsa bütün görkemiyle var olduğu yer, artık Twitter.

“Kalem kılıçtan keskindir” sözüyle uzlaşabilecek bir derinlikten yoksun olsa da “Taş yerinde ağırdır” cümlesini karşılayabiliyor. İnce maharetlerin yeri değil. Tweet mantığı da ince işçilikli düşünce filizlenmelerine mahal vermiyor. Akışın hızı buna engel.

Çabuk hazmedilir bir uyarıcılığa gebe. Onun için hangi büyüklükteki taşı hangi hızla fırlattığınız önemli hâle geliyor. İyi bir fizik hesaplamasına ihtiyaç var. Katman katman cümleye dönüşmüş fikir ve hissiyatı yoğuran sanatkârane bakışın alıcısı yok. Olamaz; çünkü büyük zıtlıkları taşıyan birden çok cümleyle alt alta sıralanıyor. İncelik ve sanat ölçüsü, sıradan ve basit olanın gölgesine düşünce değeri de gölgeleniyor, fark edilmesi güçleşiyor.

Kısaca Twitter'da -filizlenmeler zaman zaman yükselse de- inceliklere yer yok. İnceliğe kalkışmak ve ısrar etmek de “romantik etiketli tweet” karışıklığına yol açabilir.

Çağımızın en etkili, sanallığın en gerçek, sözü en keskin mecrasında inceliklere yer yoksa; yontulmamış, mahareti hızı ve büyüklüğüne bağlı olan taşların savaşına mekân sağladığı için önemli sayılması anlaşılabilir. “Sözügeçer”, “söze talip”, “sözün peşinde”, “sözü olan” herkesin orada olması da anlaşılabilir. Tarafgirliğin, rekabetin, taşlamanın, yas tutmanın, övme-yermenin, sevinmenin başat alanı olması da anlaşılabilir. Kişilerin kendi kimlikleriyle yer almadan uyduruk isimler ve rumuzlarla taş savaşı başladığında en sert atışları yapması da anlaşılabilir. Mecra bütün bunları çağıran ve kargaşaya fırsat veren bir misyon taşıyor âdeta.

Çünkü Twitter'da inceliğe değil, işlem görmemiş ya da ihtimal düşük de olsa az işlem görmüş taşlara yer var. Fenomen olmak için fizik kurallarını iyi bilmeli, isabetli atışları başarabilmek için antrenmanlı olmalı, canınız acıdığında pes etmemelisiniz. Bunlar iyi bir niyet, çözüm ve iyileştiricilik uğruna ise ne mutlu size! Ama değilse…

Twitter'a özel taşlı sorulara gelelim:

Taşlardan niyet okunur mu?

Taşın ağırlığına hangi otorite karar veriyor?

Taşölçerler listeyi neye göre belirliyor?

Taşlardan fitne devşirmenin vebali nedir?

Taş savaşları sonucunda yaralı ve ölü sayısına dair istatistiklerden ne haber?

Aklıselimler, zevkiselimler, kalbiselimlerin dingin dünyalarını, hangi taşların arasından yeşertelim?

Taş, bir medeniyet sembolüdür. Bize bırakılan mirasın en belirgin imzaları taşa kazındı. Kutlu mezarlar taşlarla kuşandı. Kullanışlı, dirayetli ve güçlüydü. Başımızın altında taş olmasını, olmamasına yeğlerdik. Kalıcıydı, mühür tutandı.

Cahiller aynı taşlardan tapılacak putlar yaptı, yaratılmış bir varlığın acizliğine sığındı. Cismin hakikatine engel oldu. Putları yıkan İslam ise onu kutsallarına muhafaza eyledi. Mabede duvar, yazıya satıh oldu. İdamenin anahtarlarından sayıldı. Taşıyıcıydı. Kıymetliydi. İsraf edilmemeliydi. Allah'ın yarattığı ve insan hizmetine verdiği en güçlü gereçlerden biriydi. 

Taş yerinde ağırdır; lakin taşı da yerinde kullanmak gerekir. Yeri gelir, kılıcın adaletini aratır, yeri gelir kılıç onun adaletine muhtaç kalır.

Hz. Yunus, insanın taşa nispet edişi için ne güzel söyler:

“Taş gönülde ne biter dilinde ağu düter

Niçe yumşak söylese sözü savaşa benzer”

Alışı verişi taş olan kelam mahallerinde, yumuşama, mahviyet, gönül ihtiyacı sezilmiyor mudur zaten…

***

Künye: Taş, kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde; bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş; bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme; yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme; mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher; dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri; bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde; bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça; üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz anlamlarına gelmektedir. (TDK Türkçe Sözlük)