30 Ağustos 2017

Tasarım Gücü ve Bilgisayar

Şakül, mastar, terazi, gönye.

İnsan olarak acziyetimizi ifade eden teknik kelimeler.

Doğru, daire, kare, üçgen, dikdörtgen, yay da bunlara eklenebilir.

Elips, parabol, organik şekiller, amorf formlar da devamında gelir.

Yere düşen yağmur damlasının ya da denizde yüzen bir balığın şeklini biz tasarlasaydık bildiğimiz formlarına ulaşabilir miydik bilmiyorum.

Mimarlık ve mühendislik fakültelerinin tasarım derslerinde öğrencilere sorduğumuz çok basit bir soru; gönye kullanmadan birbirine dik iki çizgiyi nasıl çizersiniz?  Dediğimizde öğrencilerin büyük çoğunluğunun bu soruyu anlamakta bile zorlandığını görüyorum.

Oysa atamız Âdem AS yeryüzüne indirildiğinde yaptığı ilk şeylerden biri Kâbe'yi inşa etmekti.

Kâbe, kenarları birbirine dik bir prizma yapıdır oysa.

Ne oldu da atamız Âdem AS'ın bundan binlerce yıl önce yaptığı çok basit bir şeyi sözde onca gelişmişliğimize rağmen biz yapamaz hale geldik?

Bırakın yapmayı söz konusu soruyu anlama oranı % 30 bile değil.

Herhangi bir inşaat ustasının bir döşeme yaparken teraziye almak için hortum terazi ile ölçüm yaptığını, duvarı düşey olarak sabit yapabilmek için şakül kullandığını, herhangi bir yüzeyi düz inşa edebilmek için mastar kullandığını mesleki eğitimi boyunca görmemiş ve idrak etmemiş yüzbinlerce mühendislik ve mimarlık fakültesi öğrencisi var ülkemizde.

Oysa bu gençler üniversite imtihanını kazanabilmek için ileri derecede geometri, trigonometri ve benzeri dersleri görüyorlar.

Nasıl oluyor da pergeller ve daireler kullanarak dik çizgi çizmeyi unuturlar, ustaların bile bildiği üç-dört-beş üçgenini bilmezler?

Ne olduysa 3. Sanayi devrimiyle oldu. Hayatımıza bilgisayar girdi.

Bizim hocalarımız, hocalarının küpkök almayı bildiklerini söyler, bize karekök almayı gösterirlerdi. Logaritma cetvelini ezbere sayanları vardı.

Şu an bilgileri sayan makine yüzünden çarpım tablosunu bile unutur hale geldik.

İlk başta işlem kolaylığı sağlıyor diye hayatımıza giren ve her tarafımızı saran PC'ler, sözde tasarım kolaylığı, ölçme pratikliği, üretim entegrasyonu, optimizasyon ve benzeri konularda avantaj sağlarken, üretim tekniklerini bozmuş, meslekleri yok etmiş, dünyada gelir adaletsizliğine sebep olmuş, doğayı yok etmiştir.

İlk iki sanayi devrimi ile makinenin gücü anlaşılmış ve PC ile de durdurulamaz bir canavar haline gelmiştir.

Tüm doğa, insanlık, kaynaklar, hayvanlar, atmosfer, okyanuslar makinenin gücü karşısında adeta teslim olmuş, sınırsız üretimin dayanılmaz ağırlığı altında ezilmiş ve yenilmiştir.

Tek bir merkezde tasarlanan, imal edilen ve pazarlanan sanayi ürünleri insanlara çağdaş, modern, yeni, güzel, moda diye yutturulmuş, insanlar o ürünlere ulaşmak için köleler gibi çalışmak zorunda kalmışlardır.

İnsanlık iki yüzyıl boyunca kapitalizm, komünizm diye uyutulmuş, dünya savaşları ile öldürülmüş, açlık, kıtlık, bulaşıcı hastalıklar ve benzerleri ile yıldırılmıştır.

Her şey sözde tasarım ve imalat kolaylığı için.

Sanki doğa, insanlık, hayvanlar ve bitki âlemi sanayileşmeden önce bir şeyleri yanlış yapıyormuş gibi.

Tabii tüm bu olanlar küreselci, şeytani, globalci, paganist aklın Allah ile olan savaşı ve bu savaş ile eşref-i mahlûkat olan insanlığın yok edilme fikrine dayanan bir tasarım süreci içinde gerçekleştiğini bilmediğiniz anda karışık bir hal almaktadır zihinlerde.

Çünkü bir şeylerin yanlış gittiği ortadadır.

En iyi silahları tasarlayan ve üreten 5 ülke sözde dünya barışı için Birleşmiş Milletleri kurmuştur.

Gıdaların genetiği ile oynanmakta, insanlar için değil raf ömürleri için içeriğine kimyasallar katılmakta. Dünya Sağlık Örgütü buna uygunluk zemini hazırlamakta.

İnsanları birbirine daha çabuk ulaştırmak için tasarlandığı söylenen otomobillerin doldurduğu kentlerde trafik içinden çıkılmaz bir halde.

Çamaşırların daha kolay yıkanmasını sağlayan çamaşır makinelerinin üretildiği fabrikaların olduğu dünya eskisine göre daha kirli.

Moda ve konfeksiyon mantığıyla üretilen elbiselerle dünya ve insanlık adeta tek tip giyinen hapishanelere dönmüş durumda.

Şu ana kadar anlattıklarımız daha 3. Sanayi devrimine kadar olan süreç.

Önümüzde 4. Sanayi devrimi var.

Yapay zekâ, otonom sistemler, robotlar, nano teknoloji ve benzeri yeni kavramlar.

İnsanlık daha ilk üçünün attığı kazıkla uğraşırken bir de yeni üretim modelleri ile boğuşacağız.

Şeytani aklın, tasarladığı ve ürettiği her şeyi, insanlığı yok etmek ve Allah ile savaşmak için ortaya koyduğunu bilmemiz gerekiyor.

Dünyada icat edilen herhangi bir şeyin rastgele ve tesadüf eseri olmadığını, gizli ve bilmediğimiz bir arka plan içerdiğini anlamamız gerekiyor.

Modern hayatın, kapitalizmin ve onun karşısındaki komünizmin sorunlara çözüm olmadığını görmemiz gerekiyor.

Geleceği eski kavramlarla tarifleyemeyeceğimizi, bunun yerine küreselleşme, öz yönetim, singularity, transhümanizm ve benzeri yeni kavramları öğrenmemiz ve anlamamız gerekiyor.

Bizi biz yapan değerleri; eşref-i mahlûkat olan atamız Âdem AS'ın düşündüğü, kullandığı, ürettiği şekliyle kullanarak; kavramlarla düşünerek, kelimelerle konuşarak, tekniği kullanarak alet yaparak, teknolojinin esiri olmadan, şeytanilerin bize dayattığı şeyleri arka planlarıyla irdeleyerek geleceğimizi inşa edebiliriz.     

Tasarım yapabilmek bizim en güçlü özelliğimizdir.

Bu gücü şeytanın uşaklarına ve aletlerine bırakmayalım.  

 

https://twitter.com/Mimarserkanakin