03 Temmuz 2015

TOZ BULUTLAR DAĞILIRKEN BAKIN ALTINDAN NE ÇIKTI!

Çok sevdiğim bir söz var: Hele şu toz bulutlar bir dağılsın altında eşek mi var at mı var anlaşılır...

7 Haziran'dan sonra siyaseti esir alan "toz bulutların" büyük bölümü de TBMM'ye Başkanı seçimiyle dağıldı.

Zannetmeyin ki siyasetin üzerine çöken bu toz bulutların müsebbibi sandığa yansıyan seçmen iradesi...

Bunun tek müsebbibi varsa; o da sandıktan çıkan mesajı yanlış tercüme eden muhalefet partileri, bilhassa da CHP idi...

CHP, seçim sonuçlarının belirginleşmesinin hemen akabinde, kendi yenilgisini örtme telaşıyla, verilen mesajı, "yüzde 60'lık blok" gibi bir garabete eğdi.

Sıcağı sıcağına da yazmıştım; yüzde 60 blok tanımlaması, Kemal Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu teminat altına alma ve CHP'de yaşanması kaçınılmaz hesaplaşmayı erteleme telaşının bir ürünüydü.

Meclis Başkanlık seçimi ile bu blok da çöktü. Ve bu çöküntü sonrası ortaya çıkan fotoğrafla, 7 Haziran'ın tek mağlubunun CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu olduğu tüm berraklığıyla ortaya çıktı.

Bu fotoğrafın netliğini perdelemek için MHP'ye yönelik sert eleştirilere aldanmayın sakın. Yakında bu gri alan da berraklaşacaktır.

MHP'yi eleştirenler, daha dün Cumhurbaşkanlığı için "Çatı Aday" olarak çıkardıkları isme, TBMM Başkanlığı için neden oy vermediklerini bile izah edemeyecek bir akıl tutulması içindeler.

Oysa daha dün "koltuk tedarikçisi" edasıyla MHP'ye Başbakanlık teklif ediyorlardı.

AK Parti ve Erdoğan nefreti aklını esir almış bu siyasi meftaların, "koltuk tedarikçiliğinden", "blok işçiliğine" siyasi etiğe aykırı bir çok eylemine en iyi cevabı, 7 Haziran'daki millet iradesinin yansıması olan Meclis iradesi verdi aslında...

TBMM Başkanlığı seçimleri için daha önceki değerlendirmelerimde, "mevcut aritmetik tablo itibarıyla AK Parti'nin, kendi adayının arkasında durması durumunda sayın İsmet Yılmaz'ın Başkanlığı hayırlı olsun" demiştim.

İsmet Yılmaz'ı "düşük profilli bir aday" olarak değerlendirenler ise, "Davutoğlu'nun, Deniz Baykal'ı seçtirip CHP ile koalisyonun önünü açma stratejisi güttüğünü" iddia etmişti.

Bakmayın siz bugün, "Erdoğan'ın siyasi hamlesi kazandı" dediklerine. Aynı kesimler, İsmet Yılmaz'ın adaylığının Erdoğan'a rağmen geliştiğini de öne sürmüşlerdi.

Bugün, o dönem ortaya attıkları bu tezin altını doldurma telaşına düşenlerin saçmalamalarına gülüyoruz sadece.

AK Parti'nin TBMM Başkanlığı için Erdoğan'la istişare edilmeden bir aday çıkaracağını "öngörenlerin" bir de AK Parti analizciliğine soyunmasına kargalar bile münasip yerleriyle gülüyor hatta.

Dedim ya; TBMM Başkanlık seçimi ile birlikte toz bulutları da dağılmaya başladı. O bulutlar dağıldıkça da altında at mı var eşek mi, daha bir belirginleşmeye başladı.

Rotası silahlı terör örgütü tarafından belirlenenlerin, demokrasi havariliğine soyunmasından, yüzde 60'lık blok garabetiyle koltuğunu teminat altına alma telaşına düşenlere kadar birçoğunu gizleyen perde de, o bulutlar dağıldıkça açılmaya başladı.

Siyasetin kendi dinamikleri dışında odaklarca dizayn edilmesine alışkın olanların bu süreci doğru okuması ve yorumlamasını beklemiyoruz elbette. O bulutlar dağıldıkça ortaya çıkan fotoğrafta, eşekten at türetme zorlamalarını ibretle izliyoruz.

Siyasetin bir ilke ve değerler manzumesiyle itibar kazandığı gerçeğini idrak edemeyenlerin, başkalarının ilkeli ve onurlu duruşunu "milliyetçilik pazarında dükkan yeri seçme" olarak görmesine tanıklık ediyoruz.

Seçmenin verdiği dersi bile okuyamayıp, okusa bile tercüme edemeyip, yenilgiden zafer çıkararak, Başbakanlık makamını promosyon aracı olarak görenlerin, iktidara muhalefet etmekle muhalefette ihanet etmek arasındaki çizgiyi ayıranları anlamasını beklemek de beyhude çaba aslında.

Çünkü onlar süreci hala o toz bulutları arasında izliyor ya da o toz bulutları altında süreci yönetmeye çaba harcıyorlar. Oysa bu millet, o toz bulutları altında at mı var eşek mi var çoktan gördü...