02 Eylül 2021

​TTK9

Yazının başlığı size tuhaf gelmiş olabilir. Bu bir şeyin kodu, belki de bir şifre. Çoğu kişinin “TTK9” hakkında bir fikrinin olmaması da muhtemeldir. Fakat bazıları için “TTK9” oldukça tanıdık. İsterseniz önce “TTK9” un ne olduğunu açıklayayım.

Talim ve Terbiye Kurulu’nun (MEB) “9 nolu” kararı için “TTK9” ifadesi kullanılıyor. Peki bu karar hangi konu hakkında ve içeriğinde ne var?

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda çalışacak olan öğretmenlerin atamalarına esas olan alanların belirlenmesi görevi Talim ve Terbiye Kuruluna verilmiştir. Talim ve Terbiye Kurulu hakkındaki yönetmelikte kurulun görevleri açıklanırken 6/ğ bendinde Öğretmenliğe atanacakların alanlara göre mezun olacakları yüksek öğretim programlarının belirlenmesi ile ilgili çalışmalar yapmak ve onaya sunmak,” ifadesi yer almaktadır.

Talim ve Terbiye Kurulu 20/02/2014 tarih ve 9 sayılı kararında okul öncesi öğretmenliği atama kontenjanlarına başvurabilecek alanları,

 

Okul Öncesi Öğretmenliği,

Ana Okulu Öğretmenliği,

Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği,

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliği,

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü,

Çocuk Gelişimi Bölümü,

Çocuk Sağlığı ve Gelişimi Bölümü,

olarak belirlemiştir. İlgili karara göre çocuk gelişimi ile ilgili bölümler okul öncesi öğretmeni olarak atanabiliyorken, okul öncesi öğretmenliği bölümü mezunlarının çocuk gelişimi öğretmenliğine başvuru hakkı bulunmamaktadır.

 

Diğer yandan 11/03/2020 tarihli Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) toplantısında “Çocuk Gelişimi, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Çocuk Sağlığı ve Gelişimi” gibi farklı isimlerdeki programlar “Çocuk Gelişimi” ismi altında birleştirilmiş ve “Çocuk Gelişimi” programının başka bir yükseköğretim programıyla eşdeğerliğinin bulunmadığı belirtilmiştir. 

 

Yani Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), Millî Eğitim Bakanlığı gibi düşünmüyor ve Türk yükseköğretimini düzenleyen/denetleyen kurum olarak “Çocuk Gelişimi” programının, “Okul Öncesi Öğretmenliği” veya başka bir lisans programıyla eşdeğer olmadığını belirtiyor.

“Çocuk Gelişimi” ve “Okul Öncesi Öğretmenliği” programlarını ders içerikleri açısından incelediğinizde de bir benzerlik görmeniz mümkün değil. Mesela, “Çocuk Gelişimi bölümündeki, Fizyoloji, Gelişimsel Psikopatoloji, Tıbbi Biyoloji, Biyoistatistik, Dil ve Konuşma Bozuklukları, Gelişimsel Değerlendirme ve Gözlem Teknikleri, Sağlık Kuruluşlarında Çocuk” vb. dersler Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okutulmuyor.

Okul Öncesi Öğretmenliği bölümündeki, “Öğretmenlik Uygulaması, Karakter ve Değer Eğitimi, Türk Eğitim Tarihi, Sınıf Yönetimi, Okul Öncesi Eğitim Programları, Erken Çocuklukta Farklı Öğrenme Yaklaşımları, Okula Uyum ve Erken Okuryazarlık Eğitimi” gibi dersler de Çocuk Gelişimi bölümünde okutulmamaktadır.

ÖSYM verilerine göre 2019 yılında okul öncesi öğretmenliği alanından Öğretmenlik Alan Bilgisi Testine (ÖABT) giren aday sayısı 25.034 kişi. Her yıl bu sayıya binlerce yeni mezun aday daha ekleniyor. Bununla birlikte İstanbul Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi gibi üniversitelerin açık öğretim çocuk gelişimi programlarından da çok sayıda mezun bu gruba dahil oluyor.

Dolayısıyla Talim ve Terbiye Kurulunun 9’nolu kararı oldukça yüksek YKS puanlarıyla üniversitelerin örgün eğitim programlarına yerleşmiş, bu alanda eğitim almış, bilgi ve beceri edinmiş olan okul öncesi öğretmenliği lisans programı mezunlarının mağdur olmasına, öğretmen adaylarının atanamama problemlerinin daha da büyümesine ve yeni mağduriyetlere yol açmaktadır.

Kamu kurumları ve yöneticileri aldıkları kararlarla milyonlarca insanın hayatına tesir edebilmektedir. İnanıyor ve umuyorum ki Talim ve Terbiye Kurulu, okul öncesi öğretmen adaylarını yakından ilgilendiren bu kararı tekrar gözden geçirecek ve adaleti yeniden tesis edecektir.

Bir ülkenin eğitim sisteminin niteliği, öğretmenlerinin niteliği kadardır. Okul öncesi öğretmenliği önemli derecede uzmanlık ve alan bilgisi gerektiren bir meslektir ve dahi tüm öğretmenlik branşları içerisinde en hayati olanıdır. Çünkü okul öncesi öğretmenleri çocukların hayatına giren ilk öğretmenlerdir.

Yazıma büyük muallim ve mütefekkir Nurettin Topçu’nun sözleriyle son veriyorum. “Maarifi yapan da onu yıkan da muallimdir” …

Vesselam…