16 Haziran 2015

Türkiye'nin 'Arap Sorunu'

Türkiye, Ortadoğu kavşağında Amerika'dan Japonya'ya kadar geniş bir bölgenin güvenlik üssü olma konumunda. Son yıllarda Ortadoğu'daki gelişmeler ve DAEŞ eksenli çatışmalar bunu daha açık göstergesi.

 

Tüm dünyanın gözü Türkiye'nin üstünde, en küçük bir istikrarsızlık işareti bile projektörlerin bölgeye çevrilmesine yol açıyor. Özellikle Suriye bölgesi çatışmalarının ciddi şekilde nüfus hareketlerine yol açması uzun vadede olumlu ve olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

 

 Bu sorunlardan en önemlisi Türkiye'de mevcut sorunlar üzerine yeni bir "Arap Sorunu" getirmektedir. Son yıllarda Arap baharı ve sonrasındaki olaylar nedeniyle başta Suriye olmak üzere, Mısır, Yemen, Filistin ve diğer Arap ülkelerinden iki milyonun üstünde bir nüfus Türkiye'ye gelmiş durumda. Türkiye'de bir Arap nüfusu var olmuş durumda, ve en ücra illerde bile ciddi bir Arap nüfus bulunuyor artık. Suriye rejimi ve muhalifler arasındaki çatışmaların devam etmesi, DAEŞ ve YPG çatışmalarıyla, bu sayının 2015 yılı sonlarına doğru 2,5- 3 milyon sınırına gelmesi bekleniyor.

 

Kavimler göçünden sonra en büyük nüfus hareketiyle karşı karşıyayız. Bir yandan batıdan Cihad (!) için Ortadoğu'ya akan nüfus, bir yandan çatışmalardan kaçan büyük bir nüfus... En konforlu mülteciler Türkiye'de olsa da, Ürdün, Suudi Arabistan, Irak ve Lübnan'a geçen nüfusun çokta rahat olmadığı bilinmekte. Ama Avrupa ve Amerika bölgede eğitim görmüş olan nüfusu alma yönünde iştahlı bir operasyon yapıyor. Muhtemelen bu nüfus Suriye ve Irak düzelse bile geri dönmeyecek, gittiği ülkelerde farklı bir diaspora oluşturacak. Oluşan Diaspora yapıları düşük profilli yapıları nedeniyle Türkiye örneğinde ciddi sorunlar oluşturabilme potansiyeli taşıdığı için risk oluşturmakla birlikte, bu nüfusun kanalize edilmesi durumunda önümüzdeki süreçte, Türkiye kazançlı çıkabilecekken 4 yıldır gelen bu insanların evsafının tesbiti bile yapılamamış ve bu aktif iş gücünün ekonomiye katkısı sağlanamamıştır. Sadece bazı bölgelerde bu insanlar kayıt dışı çalıştırılarak eksik iş gücü kapatılmıştır.

 

DAEŞ tüm dünyada kendine yakınlık duyan çevreleri Cihad alanına davet etti. Çoğu hukuk, mühendislik, bilgisayar eğitim almış DAEŞ taraftarı alelacele Suriye'ye geçmek üzere çoğunlukla Türkiye üzerinden bir geçiş sağlamak üzere sınırlarımıza akın ediyorlar. Geçenler, yakalananlar... DAEŞ neredeyse Bağdat sınırlarından, Türkiye sınırlarına ve Akdeniz kıyılarına çıkan bölgede devlet gibi hareket ediyor. Amerika ve müttefikleri bu radikal yapılardan kurtulduğu için neredeyse DAEŞ'e rahmet okumakta. Hatta batı ülkelerinin çoğu bu yapılarla hareket edenlerin bilgilerini Türkiye'ye iletmeden bunların geçişlerinden sonra niye yakalamadınız diye kıyamet koparma yarışına girmektedirler. Amaçları kendi topraklarını bu radikal unsurlardan temizlemek ve savaşı kendinden uzak tutmak...

 

İttifak kuvvetleri, Suriye ve Irak içinde DAEŞe yönelik hava operasyonları yaparak, bölgede bir alan açıyor. Bölgeden çekilmiş olan kuvvetlerinin boşluğunu DAEŞ dolduruyor. Ceremesini ise başta Türkiye olmak üzere bölge çekiyor. Ölümler ve gözyaşları Ortadoğu'yu ve İslam coğrafyasını etkiliyor, allak bullak ediyor.

 

Batı politikalarını bölgeye yönelik olarak bölgeye rağmen yapılıyor. Medeniyetler savaşı tek medeniyet üzerinden vekaletle yapılıyor. Müslümanlar, bloklar için ölüyorlar. Batı seyrediyor, bazen bombalayıp, birbirlerine bırakıyorlar. Kuklacının kuklası gibi bir Ortadoğu var karşımızda. Hepimiz bir şekilde figüran gibi duruyoruz. Sıra ne zaman bize gelecek kaygısıyla...

 

Yeni bir Ortadoğu inşasına ihtiyacımız var. Hz. İbrahim gücünde... Hz. Muhammmed (sav) cesaretinde... Putları kıracak, Dünyayı inşa edecek ve yalnızca Allahtan korkacak bir dirilikte. Amerikan dinamiği kendi başkanlık seçimi nedeniyle  2016 Kasımına kadar bölgeye direkt askeri bir müdahale yapmayacaktır, 2016 dan sonra yapılacak bir müdahale de bölgede pek bir şey ifade etmeyecek. Olası durumlardan dolayı Suriye'nin bölünmesi tamamlanmış olacaktır.

 

 Senaryoya göre en az 200 bin insan daha ölecek, sınırlar yeniden çizilecek. Ortadoğu ve İslam dünyasına kan ve göz yaşı, Batıya refah ve petrol düşecek... Satranç tahtası dizildi. Piyonlar hazır, hamleler atılıyor. Ne İran'ın "Şii Hilali" ne İslam'ın "İzzetli Toprakları" kalmayacak, her şey ayaklar altında.

 

Türkiye'nin Nur topu gibi "Arap Sorunu" var artık ve bu sorun Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi "onları evlerine göndereceğiz" le çözülemeyecek kadar zor. Yeni süreçte oluşacak hükümetin buna daha ciddi kafa yorması gerekiyor. Muhtemel ve müstakbel başbakan sayın Davutoğlu hocanın "Stratejik Derinlik" aklında çözümlere ihtiyaç var.

 

Kompleks sorunlar, düz mantıkla çözülemiyor, maalesef. Ciddi bir ekip, bu işten Türkiye'nin kârlı çıkması için gerekli çalışmaları yapmalı. Gerekirse içinde Hicret etmiş Suriyeli ve diğer Arap ülkelerinden insanların da oldu ciddi ve donanımlı bir ekip... "Stratejik Akla" uygun ve strateji dolu hamleler atarak...

 

Geç olmadan, Biz hazırız, 2 milyon tetikte...

Selam ile efendim...

 

Twitter: @evsenomer