12 Ocak 2016

Umranımızdaki Mısır’dan günümüze

 Mısır Tarihi, Tolunoğullarından beri Türklerle birleşen bir kaderi çizgiyi taşır. Bu sahip olmak manasından öte müşterek umranımızın birleşmesi, Hadimü'l-haremeyn vizyonunu da içeren genel bir bütünleşme halidir. Kur'an Mekke'de inmiş, Kahire'de okunmuş ve İstanbul'da yazılmıştı. Empreyalizmin Mısır'ı Napolyon'dan itibaren elde etme çabası sonucunda umranımızın parçalanması ve asabiyemizi kaybetmemiz sürecinde Mısır başka bir vadiye savruldu. Nihayet son Sisi darbesi dolayısıyla ilişkilerimiz oldukça mesafeli bir hal aldı. Mısır halkı kardeşimizdir; yarın her şeyin daha güzel olması ümidiniz ise bakidir.

III. Murad devrine ait bir mühimme kaydında Portekizlilerin Hint Okyanusu'ndaki faaliyetlerine engel olacak ve sahiller ile Hac yolunun emniyetini sağlayacak Akdeniz Donanması'nın bu bölgeye geçirilmesi için Akdeniz ile Kızıldeniz arasına bir kanal açılmasının mümkün olup olmadığının araştırılmasına dair bir belgeyi mahmiye olan Mısır'a dair Osmanlı vizyonunu hatırlamak umranımızdaki Mısır'ı hatırlamak anlamlı olacaktır. Buyurdum kivusûl buldukda, asla te'hir ü terâhî etmeyip ol yerin tamam ehl-i vukûf mimarların ve mühendislerin cem‘ edip dahi yarar âdemler koşup irsâl eyleyesin ki, varıp Akdeniz ile Süveyş deryasının mâbeynlerin tetebbu‘ edip ol berriye mahallinden hark olmağa kâbil midir ve tûlü ne mikdar olur ve yanaşır kaç gemi gitmeğe kâbil hark olur; tamam malum edinip arzeyleyesin ki, âna göre tedariki görülüp kesdirilip inşâallahu'l-Azîz tamam oldukda inâyet-i Hakk celle ve alâ ile ol diyara cihâd-ı fî-sebîli'llâhi Teâlâ müyesser olup eğer Haremeyn-i Şerifeyn'in etrafın fırka-i dâlleden tathîr ve eğer diyar-ı Hindistan'ın küffâr-ı Portugal'den feth ü teshîridir; müyesser olup divan-ı a‘mâlimizde mestûr ola. 17 Receb 975 / 17 Ocak 1568”. Mahmiye veya mahruse olan Mısır'a ulaşan yolların geçişindeki kanalın kazılması düşüncesi emperyalizmin ilk öncülleri olan Portekizlileri Hindistan'dan uzaklaştırmak, Hac yollarını korumak ve geliş gidişi güvenlik altına almak için planlanmış lakin gerçekleştirilmesi çok sonralara mümkün olmuştur. Osmanlı'nın Süveyş vizyonu ile bugünkü vizyonlar kıyaslandığında vaziyet daha açık ortaya çıkacaktır.

Mısır'da Türkçe okutmanı olarak bulunan değerli dostlar Abuzer Kalyon-Filiz Kalyon'un  “Mısır'da gelişen Türk kültür ve edebiyatı içinde geçtiğimiz yüzyılda dîvân şiiri alanında önemli eserler verilmiştir. Bu eserler, Osmanlı döneminde Kahire sarayında ya da saraya yakın çevrede yetişen hanım şairlere aittir. Bu şairlerden Çeşmî Âfet Hanım Dîvânı, Doç. Dr. Semra Tunç tarafından, yayımlanmıştır. Yine aynı dönemin Kahire sarayındaki hanım şairlerinden birisi olan Gülperî Hanım'ın Güldeste-i Hâtırât'ı Dr. Filiz Kalyon tarafından yayımlanmıştır. Sözünü ettiğimiz yüzyılda dîvân şiiri sahasında Kahire'de yetişen önemli bir şahsiyet de Ayşe Teymûrî'dir. Türkçe dîvânı'nda pek çok dil ve edebiyat malzemesi bulunmaktadır. Dîvân, Dr. Abuzer Kalyon tarafından yayımlanmıştır. Mısırla kültürel bağlarımızın önemli bir mirası da bu ülkenin değişik kütüphanelerinde bulunan yazma eserlerimizdir. Bu yazma eserlerimiz ülkemizdeki araştırmacıların ilgisini beklemektedir.” tespitleri buradaki umranımızın siyasi olmanın ötesinde kazandığı edebi/bedii manayı hatırlatır niteliktedir. Mısır'da bu manada “günümüzde yazma ve matbu olarak on binin üzerindeki (Milli Kütüphanede: 5154, Ezher'de: 935; Kahire Ünv. Kütüphanesi: 5000 civarı, İskenderiye Kütühanesi; 200 civarı, bunun yanında özel şahıs kitaplıkları ve birkaç kütüphanede daha eserler vardır.) dinî, tarihî, coğrafî ve edebî eserimiz Mısır'ın farklı kütüphanelerinde bulunmaktadır. Kutadgu Bilig gibi medeniyetimizin dev eserlerinden birinin orijinal nüshası da buradadır. Bu eserlerimizin pek çoğu maalesef bilim dünyasının istifadesine sunulamamıştır.”(A. Kalyon-F. Kalyon, Mısır'da Türkçe El Yazmaları Hakkında Görüşler, International Jorunal of Languasges Education and Teaching, V.2, 2015)

Nihayet aktüel sürece dair Abuzer Bey'in şu tespitlerini paylaşmak isterim: “Ayrıca hocam, buradaki siyasi sıkıntılar da devam ediyor. Kültürel olarak üniversite çevrelerinde bir yumuşama görülüyor; ama çok zamana ihtiyacımız var. Buradaki yönetimin İhvan camiasına bakışı ile Türkiye'de bizim PKK gibi şer ve bela bir terör örgütüne bakışımız aynı... Bu durum çok acı; Burada Mursi ve taraftarlarına Türkiye'de HDP'ye bakıldığı gibi değil; PKK'ya bakıldığı gibi bakıyorlar. (Abuzer Bey burada müsamaha düzeyine işaret ediyor) Sokakta Rabia işareti yapmak terör suçu kapsamında değerlendiriliyor. Mısır, ekonomik olarak da hiç iyi gözükmüyor tabi…” An itibariyle Mısır'dan gelen bilgiler böyle.

Suriye'nin küresel kuşatma altında parçalanma travması yaşadığı günlerde, Mısır bizim tarihi ve aktüel yönleriyle alakalarımızın sürmesi zaruri olan bir medeniyet ve bölge yoldaşımızımdır. Akdeniz üzerine bunca senaryo, Gazze'de bunca acı ve bölgede böylesine kan varken her açık aralıktan yararlanmak, hele İsrail ile ilişkileri tadil süresinde akla yakın bir tercih olacaktır. Bu, hem tarihimize hem coğrafyamıza karşı bir ödevimiz olmalıdır. Dün emperyalizme karşı kanallar kazmayı düşünüp, bedii güzellikler var edilen bu mekânda yarın için dostluk kanallarının bedii güzelliklerle yeniden inşası isabetli olacaktır. Savaş bezirgânlarının bölgemizin tepesinde akbabalar gibi uçuştuğu dönemde bu tarihe karşı da bir borçtur.

Mısır için hepimiz dua etmeye devam edelim vesselam...