Uyan da su başına in YSK
Son altı yıl içerisinde gerçekleşen referandum ve seçim sonuçları bize şunu gösteriyor. Ak Parti’nin ya da Erdoğan’ın artık bu ülkede %2 fark ile herhangi bir seçimi kazanması mümkün değil. Zira seçim gecesi saat 21:00’den sonra çalışmaya başlayan tuhaf bir algoritma, ritmik vuruşlarla Ak Parti’nin yüzdelik dilimindeki görünür payını kırpmaya, muhalefetin payını ise aynı oranda artırmaya başlayacak. Ak Parti’nin böyle bir seçimi %2 ile kazanabilmesi için seçim gecesi saat 21:00’e en az %5’lik bir farkla girmesi lâzım.
2017 Başkanlık sistemi referandumunda aynı şey oldu! 2018
Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 2019 Yerel seçimlerinde ve nihayet 2023
cumhurbaşkanlığı seçiminde. Saat 21:00’den sonra oyların taraflara doğal
dağılım oranı nedense bir anda bozuluyor. Yani bir taraf sürekli düşmeye diğer
taraf ise sürekli yükselmeye başlıyor. Özellikle İstanbul ve Ankara’da verilen
oylar istatistiğin doğal dağılım oranlarının imkân ve ihtimal veremeyeceği
şekilde tek taraflı iniş ve yükseliş ivmesine saplanıyor. Ve hiç kimse bunun
nasıl olabildiğine ilişkin herhangi bir açıklama getirmiyor hatta soru
sormuyor. Bunun gittikçe tabii kabul edilmesi ve içselleştirilmesi isteniyor.
Ama neden, daha doğrusu nasıl doğal olsun?
Size basit bir soru soracağım. Hangi siyasi hatta aklı
başında sıradan bir şahıs, birkaç saat sonra söylediğinin yalan olduğunun
anlaşılacağını bildiği spekülatif bir iddiayı, kendi itibarının, ikbalinin
yerle yeksan olacağını bile bile hem de kitleler karşısında cüretle dile
getirir. Üstelik kısa bir süre sonra rezil olup örselenişinin şiddetini daha da
arttıracak vurgulu bir netlik ve ısrarla! Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın
aslında seçimin hiç bir aşamasında oy oranı Erdoğan’ın oy oranının önüne
geçmediği hâlde Kılıçdaroğlu’nun kazandığını, açıkladıkları, hatta ân
itibariyle de oy oranlarının %49’a %45’de seyrettiğini ve seçim sonunun aslında
belli olduğunu iddia etmesi hangi amaca mâtuftu? Kimse seçmene moral vermek,
motivasyonu arttırmak filan demesin çünkü bu tutum, birkaç saat sonra o moral
ve motivasyonu çok daha ağır yaralayacak. Üstelik sıkıştırılmış öfkenin
basıncını iyice artırarak yönetilmesini imkânsız hâle getirecek. Aynı şekilde
Kılıçdaroğlu’nun attığı “öndeyiz” tweeti de! Öyleyse ne?
Bunun bir açıklaması ve mantıklı bir nedeni olması gerekir.
Bakıldığında görebildiğim tek sebep seçim sonuna doğru oyların dağılımında ve
yüzdelik paylarda gerçekleşen bu tek taraflı değişim amacına ulaşırsa durumun
sorgulanmasını engellemek. Yani, “aslında bir sürpriz ya da tuhaflık yok! Bize
gelen verilerle sonucun böyle olacağını biz zâten bildirmiştik. Anadolu ajansı
gerçeği bir türlü kabullenemedi, AKP son ana kadar manipüle etmeye çalıştı, YSK
sonuçla yüzleşemediği için sonu belli olmuş bir süreci uzattıkça uzattı,
iktidar oyları tekrar tekrar saydırdı” gibi cümlelerle ortada aslında
yadırganacak bir durum olmadığına kitleleri ikna etmek. Kısaca oyların
sistematik olarak tek taraflı ritmik düşüş görüntüsünün sebebi ön ve ardıl
açıklamalarla böyle kamufle edilecekti. Ama aradaki oy farkını kapatmaya bu
algoritma yetmeyince seçim esnasında yapılan “kazandık, sürecin sonunda 13.Cumhurbaşkanı’nın
Kılıçdaroğlu olduğu görülecek” gibi ifadelerin ne amaçla yapıldığını açıklamak
oldukça güçleşiyor ve şüphelerin uyanmasını engellemeye yönelik yaylım hâlinde
bir koruma ateşi, karşı tarafı seçim hilesi yapmakla suçlayarak açılıyor. Bu
şekilde iktidar ve devlet kurumları savunmada bırakılarak dikkatlerinin esas
tuhaflığa yönelmesi engelleniyor.
Bakın seçimden önce Anadolu Ajansı’nın verilerine güvenmediklerini
belirterek alternatif sistemler kuran ve sandıklardan gelen verileri kendi
yazılımlarına girerek veren muhaliflerin kurduğu Anka Ajansı’ndan gelen
sonuçları, paralel olarak paylaşan Fox TV ve diğer muhalif mecralar bunu kısa
bir süre sonra durdurmak zorunda kaldılar. Çünkü orada sandıklar açılıp veriler
girildikçe Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki fark YSK verilerini paylaşan
Anadolu Ajansı’nın aksine Erdoğan lehine açılıyor dahası 1. turda
nihayetleniyordu. Nitekim Merdan Yanardağ yaptığı bir açıklamada farkında
olmadan belki de kendisinin de bilmediği bu durumu istemsizce ifşâ etti. Merdan
Yanardağ çıktığı televizyon programında CHP’yi ‘aymazlıkla’ eleştirirken, “YSK’dan
gelen verilerde Kılıçdaroğlu “önde” görülürken, CHP’de kurulan dört adet
seçim değerlendirme merkezinde açık bazı ekranlarda ilk turda Recep Tayyip
Erdoğan’ın seçimi kazandığı görülüyordu” dedi. Hatta aynı konuşmada bunun
sebebini, üstelik vurgulu şekilde “YSK verilerini paylaşmamak” olarak açıkladı.
Yani anlıyoruz ki CHP Genel Merkezi’nde de sahadan gelen sandık sonuçları YSK
yazılımı dışında farklı bir programa girildiğinde, saat 21:00’dan sonra
başlayan o tuhaf algoritmik sarmal çalışmıyor ve seçim sonuçlarının doğal
yüzdelik pay ve görünüm dağılımları değişmeden seçim bitiyordu. Şimdi can alıcı
soru şu; Ak Parti’de ya da MHP’de sahadan gelen sandık sonuçlarını girdikleri
YSK’nın kullandığı yazılım dışında alternatif bir programları var mı yoksa
YSK’nın sistemini çok güvenli ve yeterli mi buluyorlar? Görünüyor ki Gazeteci
Emin Çapa’nın seçim sonuçlarına bir yazılım sistemiyle müdahale edildiği
iddiası teknik olarak doğru.
YSK’nın kullandığı bu yazılımın hangi tarihte kimlere
yaptırıldığının acilen incelenmesi gerekir. Yani her sandık sonucu doğru
şekilde sisteme girildiği hâlde bunun toplam oylardaki yüzdelik karşılığının ne
olduğunun nasıl denetleneceği kritik eşik. Türkiye bunu daha önce İmar
Bankası’nın içi boşaltılırken kullanılan benzer bir yazılımla tecrübe etmişti. Girilen
verinin görünümü sabitken toplam bilginin birbirinden bağımsız ve ayrı tablolar
olarak farklı arayüzlere yansıtılışını tecrübe etmiş ve çok şaşırmıştık. Merkez bankası sahadaki gerçek verilerin
sisteme girildiği hâlde sonucunun kendi denetim ekranlarında ne kadar farklı
göründüğüne aydığında atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti.
İmamoğlu’nun oyların
sayımının daha ortalarında üstelik tablo bariz şekilde Tayyip Erdoğan’ın lehine
ve Kılıçdaroğlu’nun aleyhineyken yaptığı “kazandık” açıklamasını ve “2019’daki
aynı filmi izliyoruz, ipin ucu bizdedir, biz süreci biliyoruz, aramızda kalsın
anladınız siz ne demek istediğimi, aramızda kalsın, unutmayın bu dediğimi”
sözlerini bir de bu yazılanlar eşliğinde değerlendirin.