16 Eylül 2020

UZAKTAN EĞİTİM UZAKTAN YAŞAMA DÖNÜŞMESİN

İnsanlık, tarih boyunca savaşlarla, doğal afetlerle ve salgınlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Bugün yaşamış olduğumuz Koronavirüs salgını da insanlık tarihindeki en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini alacak. Açıklanan son verilere göre salgın şimdiye kadar 216 ülkede görüldü, 29.155.581 kişiye hastalık tanısı kondu ve salgın nedeniyle 926.544 kişi yaşamını yitirdi (https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019). Veriler, salgının ve yol açtığı felaketin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Bu süreçte hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak gündelik yaşamız, ilişkilerimiz ve alışkanlıklarımız belirgin şekilde değişti. Her yaştan insan, salgının yol açtığı sorunları farklı şekillerde de yaşadı ve hala da yaşamaya devam ediyor. Salgın nedeniyle en çok mağdur olanlar ise hiç kuşkusuz çocuklar oldu. Arkadaşlarından, okullarından, öğretmenlerinden, oyunlarından kısacası çocukluk sevinçlerinden mahrum kaldılar.

Unecso, tarafından açıklanan verilere göre Koronavirüs salgını nedeniyle dünya genelinde 193 ülkede okullar kısmen veya tamamen kapandı ve 1.596.842.024 öğrenci okullarından mahrum kaldı. Bu oran toplam öğrenci sayısının %91,2'sini oluşturuyor (https://en.unesco.org/covid19/educationresponse). Bu süreçte ülkemiz dahil pek çok ülkede eğitim, bilişim teknolojileri vasıtasıyla ve uzaktan eğitim şeklinde gerçekleştirildi. Ve yeni eğitim öğretim yılının ilk dönemi de büyük oranda ve çoğu öğrenci için aynı şekilde devam edecek.

Eğitimin geleceğinin dijital okul olacağını çeşitli araştırma sonuçlarına dayalı olarak daha önceki bir yazımda paylaşmıştım. Koronavirüs salgını okulun dijitalleşme sürecini oldukça hızlandırdı. Kuvvetle muhtemel yakın bir gelecekte pek çok eğitimin uzaktan eğitim yoluyla alındığı yeni bir eğitim modelini hep birlikte deneyimleyeceğiz. Uzaktan eğitim anne babalar tarafından belki daha kolay, konforlu ve zahmetsiz görülebilir. Fakat beraberinde çocuklar açısından çeşitli olumsuzluklar taşıdığını da unutmamak gerekir ve bunlar için anne babaların gayretli ve duyarlı olması lazım.

Bugün ki çocukların teknolojiyle tanışıklıkları ne yazık ki çok erken yaşlarda başlıyor. Henüz bebeklik döneminden itibaren elektronik aletler vasıtasıyla video izleyen ve oyun oynayan çocuklar, anne babalarıyla, etrafındaki diğer insanlarla ve yaşamın gerçekliğiyle daha az etkileşime giriyor ve daha az iletişim kuruyorlar. Oysa çocukların duyularını, duygularını, yeteneklerini, ilgilerini fark edebilmeleri, gelecek yaşamlarında ihtiyaç duyacakları bilgi ve becerileri inşa edebilmeleri için yaşamın içinde, yaşamın gerçekliğinde olmaya ihtiyaçları var.

Korkarım ki uzaktan eğitim sürecinde sürekli bilgisayar, televizyon veya tablet karşısında olmaları, çocukların çevreleriyle olan etkileşimlerini biraz daha azaltacak. Uzaktan eğitim sürecinde anne babalara büyük bir sorumluluk düşüyor. Lütfen çocuklarımızı uzaktan eğitim sürecinde, derslerinden arta kalan zamanlarda parklara, oyun alanlarına, bahçelere, kısacası yaşamın içine dahil edelim.  Çocuklarımızın ekran bağımlısı olmasına müsaade etmeyelim. Onlara oyun oynayacakları, kitap okuyacakları, spor yapacakları ortamlar ve zamanlar da oluşturalım.

Bunu yapmak zorundayız. Aksi takdirde her geçen gün sayıları binler nispetinde artan, bilgisayar ve oyun bağımlısı çocukların arasına sizin çocuğunuz veya çocuklarınızda dahil olacak. Güneşi, yıldızları, kuşları ve çiçekleri fark eden, bunlardaki ilahi sanatı idrak edebilen, sonsuz bir rahmet ve sanatla kendisine verilmiş kabiliyetleri geliştiren çocuklar istikbalde çok daha muvaffak ve mutmain olacaktır. Tıpkı yaşam gibi eğitim de bir denge üzerine kurulmalıdır. Çocukların eğitimi sadece bilgi ve teknoloji değil, beceri ve terbiye de ihtiva etmelidir. 

Yeni eğitim-öğretim yılının hayırlı ve hayırlara vesile temenni ederim. Dünyanın en güzel varlıklarına, çocuklarımıza muvaffakiyetler ve sonsuz saadetler dilerim. Bu zor ve sıkıntılı günleri tez vakitte atlatmamız için, Allah'ın rahmet ve inayetini dua ederim…

Vesselam…