15 Ocak 2016

Ya bizim mahallenin “Bu Suça Ortak Olmayanları”!

1128 akademi şeysinin, Devletin terörle etkili mücadelesini hedef alan, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirisi kıyameti kopardı.

Hain, şerefsiz, alçak demekte hiçbir sakınca görmediğim bu akademi şeylerinin, PKK terör örgütünü kasıtla, “Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasının oluşturulması” talebi, birden aklıma bizim cenahta, PKK'nın taraf olduğu bir masa kurup oynaşma fantezilerini getirdi. Hani onlar da, oturup konuşmaktan bahsediyor, bunun için masa önerip bir yanına da bu akademi şeylerinin “Kürt siyasi iradesi” diye bahsettiği PKK'nın kurucusu Öcalan'ı oturtmayı teklif ediyordu ya!

Nasıl bir tevafuktur hey Hak!

Bizim cenahtakilerin yazdığı yazıların mürekkebi kurumadan karşı cenah “cilveleşmenin” dozunu kaçıran bir “bildiri” ile “oynaşma” daveti yolluyor.

Diyeceksiniz ki yöntem farklı…

Evet yöntem elbette farklı.

Tıpkı “özyönetimi” tartışmayı önerip sonra da PKK'ya atfen “yöntemi bu değil demek” gibi bir şey bu.

Bölgenin neredeyse her noktasından fışkıran patlayıcıları göre göre, bunu üzerine ajite edici yazılar kaleme ala ala kalkıp bir de o patlayıcıların akıttığı kanın üzerine masa kurmayı teklif etmek harbiden farklı bir yöntem. Uçsuz bucaksız bir fantezi…

Bunun şehvetine kapılan 1128 akademi şeysi de boş durmamış, “cilveleşmeyi bırakın, gelin oynaşalım” mealinde bir bildiri yayınlamış.

Onlar bizim cenahtakiler gibi elastiki değil tabi. Gövdeleri sekiz çizse de çizgileri düz. Başında da ihanetin, şerefsizliğin, namussuzluğun merkezindeydiler şimdi de. Ve hatta yarın da olacaklar.

Bizim cenahta bizden gördüklerimizinse kalemi de dili de yüreği de elastiki.

O yüzden 1128 akademi şeysinin, “Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkum etmekte” ifadelerini, bizim mahallenin gevşekleri, “barış masası kurup oturup konuşmazsak hep birlikte öleceğiz” şeklinde kıvırdı.

Hatta 1 Ağustos 2015'de kendini Akil olarak nitelendiren ve Ali Bayramoğlu'nun başını çektiği bir grup, “Derhal silahlar susmalı ve mutlak çatışmasızlık haline dönülmelidir” ifadelerinin öne çıktığı basın açıklamasıyla, devletle PKK'ye aynı perspektifte değerlendirmedi mi?

Grup adına kameralar karşısına geçen Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu, grup adına yaptığı açıklamasında, siyasi partilere, iktidara, muhalefete ve kanaat önderlerine seslenerek, “Basından kanaat önderlerine siyasi iktidardan muhalafet partilerine kadar her anlamda ve istikamette demokratik ve siyasi alanı daraltacak, siyasetin hareket alanını boğacak tüm önerilerden kaçınılmalıdır. Kopan çözüm çabalarına geri dönmek için diyalog ortamı oluşturulmalı ve diyalog kurulmalıdır” ifadelerini kullanmadı mı?

Burada diyalog ortamı oluşturma ve diyalog kurma teklifinin taraflarından biri PKK iken, bu teklifin PKK'nın egemenlik alanını meşrulaştırdığını kavrayamayacak kadar “cahil” bir “entelektüel” mi Bayramoğlu?

Eğer Devletin Başı Erdoğan'ın, sert çıkışı olmasa ve toplumsal duyarlılık sosyal medya üzerinden bir baskıya dönüşmese, “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını,

…bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz” ifadelerinin yer aldığı ihanet metnine, dün çözüm adına sürecin bileşenine dönüştürülen sözde Akil'lerin kahir ekseriyeti imza koyar, Bu Suça Ortak Olur muydu?

Ne yazık ki bu sorunun cevabı hiç tereddütsüz; Evet!

O yüzden, akademi şeylerinin hazırladığı o ihanet belgesindeki ifadeleri, “yöntem farkıyla”, eveleyip geveleyerek, kıvırıp sündürerek bulduğu her fırsatta dile getirenlerle aynı mahallede yaşarken, “neidüğü belli” olanlara gösterdiğimiz haklı tepki bile anlamını yitiriyor maalesef.

zihnicakir@gmail.com