Yaşamdan Eksilen Merhamet
İnsanın kalbinden ve zihninden söküp çıkarıldığında, onu dünyanın en zalim ve tehlikeli varlığına dönüştüren sözcük, “merhamet”. Merhametli insan, merhametli ebeveyn, merhametli öğretmen, merhametli…Yakınlık kuracağımız veya kurduğumuz insanlarda ilk aradığımız kişilik özelliklerinden biri. Bizi çeken ve kendine çağıran, varlığında huzur, yokluğunda endişe duyduğumuz bir şey “merhamet”.
Gün geçmiyor ki yaşadığımız bir olay sonrasında bu değerli sözcüğün
önemini ve eksikliğini fark etmeyelim. Gün geçmiyor ki insanda ve yaşamda
kaybolup gittiğini düşünmeyelim, hissetmeyelim.
Gazete manşetleri ve haber bültenleri annesine, babasına ve dahi öz
evladına zulmeden, onların bedenine ve canına kasteden zalimlerin haberleriyle
dolu. Coğrafyalar, dinler, kültürler
değişse de insanın zulmü değişmiyor. Mütemadiyen zulmediyor insan; insana,
hayvana, bitkiye ve nesneye. Ve her defasında dehşetiyle ruhumuzu ürpertiyor
insan. Daha kötüsü olamaz dediğimiz ne varsa başka bir kötülüğe mağlup oluyor.
“Bir çocuğun kalbine yapılması gereken ilk aşı merhamet aşısıdır” der, Nurettin Topçu. Adeta tüm çağlara
bakan, her çağda yeniden tazelenen bir nazar ve bilgelikle. İşte bakın medeni
dünyanın bugününe. Adeta kim daha çok
zulmedebilir diye kıyasıya bir yarışta doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden;
sureti farklı, vahşeti aynı insanlar. Ve bu dehşet sarmalından her canlı kendi
payını düşeni alıyor.
“Senden ümit kesmem kalbinde
merhamet adlı bir çınar vardır” derken, insanın yüreğinde merhamet olduğu
müddetçe onun iyilik halinin süreceğini ve ondan zarar gelmeyeceğini belirtir
üstat Sezai Karakoç (Allah rahmet eylesin).
İsmet Özel ise;
“Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi
Kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile” dizeleriyle insanlık tarihi boyunca
belki de bir daha karşılaşamayacağımız bir merhamet örneğini göstermek,
duyumsatmak ve kanıksatmak ister, körleşmiş ve sağırlaşmış yüreklerimize.
İnsan şu uçsuz bucaksız kâinata biraz
dikkatli bir nazarla baktığında Allah’ın rahmet ve merhametinin tüm canlıları
kuşattığını görecektir. Yüce
Allah’ın Kuran-ı Kerim’de en fazla vurguladığı özelliklerindendir; merhametli
oluşu ve tüm canlılara merhametle muamele edişi. Nitekim A’raf suresi 151.
Ayette: “Mûsâ, “Ey rabbim! Beni ve
kardeşimi bağışla, bizi rahmetine garkeyle! Sen merhametlilerin en
merhametlisisin” buyurulmaktadır. Yine bir Hadis-i Şerif’te Sevgili
Peygamberimiz; "Siz yerdekilere
merhamet edin ki göktekiler (Allah ve melekler) de size merhamet etsin" (Ebû
Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 16) buyurmaktadır.
Medeni dünyanın içinde çırpınıp durduğu bu
vahşet sarmalından çıkması “merhamet” değerini yeniden insana ve hayata egemen
kılmasıyla mümkün olabilir. Bu ise büyük muallim ve mütefekkir Nurettin
Topçu’nun söylediği üzere “her çocuğun kalbine merhamet aşısını yapmakla”
mümkündür. Çünkü çocukların yüreğindeki merhamet onlarla birlikte büyüyecek ve
hayata yeniden can verecektir.
Bir kez daha söylemek isterim ki; şayet insanın içini boşaltırsanız
yani onun inancını, değerlerini, merhametini ve ahlakını bozar, bunları yok
ederseniz, dünyanın en tehlikeli varlığını ortaya çıkarırmış olursunuz. Ve bu
tehlikeli varlığı bir dışsal kontrol sistemi ile dizginlemeniz mümkün değildir.
Merhamet dolu bir aile ortamında büyüyen
çocuklar; gördükleri, kanıksadıkları ve yaşadıkları bu merhameti hayata
aktarırlar. Öyleyse her canlıya merhametle yaklaşarak çocuklar için iyi bir
model olalım. Onlara, evde, okulda, medyada ve yaşamın her alanında sadece
“başarılı insan” değil aynı zaman “merhametli insan” olmasının da önemli ve
değerli olduğunu söyleyelim.
Vesselam…