26 Aralık 2018

Yeni Yıl Telaşı ve Bizim Mahalleden Yansıyanlar

Şehirde bir telaş, alış veriş merkezlerinde ziyaretçileri noel baba maketleri karşılıyor. Toprağından sürgün edilmekle kalınmamış, birde elektrikli lambalar bağlanmış çam ağaçlarına. Ağaçta olsa toprağında mutludur elbet. Belki o da özlüyordur doğduğu toprakları, benim gibi, sizin gibi.

 Az ötede, çocuklarının fotoğrafını çekiyor anneler babalar. Çocukların yanında noel baba, fotoğrafta yıllar boyu saklanacak bir hatıra. Bekleyenler var kuyrukta, belli ki onlarda çocuklarının bir fotoğrafı olsun istiyor, noel babayla. Fotoğraflar çekildikten sonra sıra geyiklerin çektiği arabaya binmeye geliyor. Biniyor çocuklar birbiri ardınca, noel babanın geyikli arabasına.

 Bir ses bölüyor kalabalığı ansızın. Talih kuşu sizin başınıza konsun diyor. Sahi bizim başımıza hiç konmadı bugüne dek. Belli ki adam seçiyor bu kuş, biliyor bizde bilet olmadığını. Adını milli kumar idaresi koymuş devletlû büyükler zamanında. Piyangoyla daha bir coşkulu yeni yıl, daha bir heyecanlı. Hem devlet garantisinde, kimse vermiyorum demez, yeter ki bize çıksın piyango!

 Vitrinler ışıl ışıl, her yer kırmızı. Hediye paketleri doldurmuş alışveriş arabalarını. Marketlerin camlarında hindi resimleri. Yılın son akşamında mutlaka hindi yenmeli. Hem fırınlanmış hali nefis olur. Yeni yıla böyle girmek adettendir!

 Bir çıkış yolu ararcasına zihnimin dehlizlerinde dolaşıyor düşünceler. Dilimde, tamamını bilmediğim Sakarya şiirinden dizeler. “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya”… Yürüdüğüm bu yol, içinden geçtiğim sokak, pencereleri menekşelerle süslü evler, ne ara bu kadar yabancı olmuştu bana…

 Noel kutlamak ile yeni yıl kutlamanın aynı şeyler olmadığını bilenlerdenim. İnancının gereği olarak bir geleneği veya ritüeli yerine getirenlere saygı duyuyorum. Fakat Müslüman olup, noel sembolleri ile yeni yıl kutlayanları anlamakta zorluk çekiyorum. Bu durum inançtan ziyade şuur ile alakalı olsa gerek. Zira Hz. Muhammed'den rivayet edilen Hadis-i Şerifte, “Kim bir kavme benzerse o da onlardandır ” buyuruluyor. Peki, biz neden başka bir kavmin, başka bir dinin sembolleri ve gelenekleriyle yeni yılı kutluyoruz?

 Kendi inanç ve değer sistemine sahip çıkmayan, onu korumayan, yaşamayan ve yaşatmayan bir toplum, başka toplumların kültür ve inançlarıyla yaşamaya mecbur kalır. Bugün yeni yıl kutlamaları üzerinde yoğunlaşan bu tartışmaları, eğitime, kültüre ve hayatın daha başka alanlarına da yayarak tartışabiliriz. Değersizleşmenin etkileri farklı alanlarda ve farklı boyutlarda mevcut, ta ki görene. İbrahim Hakkı Hazretlerinin söylediği gibi “Görenedir görene, köre nedir, köre ne”. Görmek isteyen bozulmanın etkilerini her yerde görebilir.

 Gezdiğim hiçbir Avrupa kentinde, Müslümanların sembolleri ile donatılmış bir alışveriş merkezi görmedim. Müslümanların sembolleri ile kutlama yapan insan kalabalıklarına da rastlamadım. Fakat besmeleyle girilen evlerin çam ağaçlarıyla süslendiğine üzülerek şahit olmuşluğum var artık.

 Anneler babalar, noel babayla çekilmiş fotoğrafları olan çocuklarınıza yıllar sonra bunların başka bir dinin sembolleri olduğunu ve bizim inancımıza uygun olmadığını nasıl anlatacaksınız? Belki de böyle bir kaygınız hiç olmayacak!

 Müslümanlar olarak yılbaşı akşamını, geride bıraktığımız yılın muhasebesini, Allah ömür verdiği takdirde yaşayacağımız yeni yılın planlamasını yapma şeklinde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

 Merhum Mehmet Akif Ersoy'u vefatının seneyi devriyesinde rahmetle anıyor ve Yılbaşı şiirinden dizelerle yazımı sonlandırıyorum.

 Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?

Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.

Bir mana veremedim, şu Milâdî yıl başına!

Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!

Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.

Gördüm ki, noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar…

 Vesselam…