ZELZELEDEN KAÇTI DEPREME TUTULDU
Asrın Felaketinin meydana getirdiği dağ gibi enkazların altından sadece insanlar, cesetler, ev eşyaları, kitaplar, mücevherler ve çelik kasalar çıkmıyor. Almasını bilenler için o enkazların altından ne dersler, ibretler ve hayretler çıkıyor.
İşte bu dehşetli deprem esnasında ve
sonrasında okuduğumuz, dinlediğimiz ve izlediğimiz ibretli hadiseler
deryasından sadece birkaç katre
-RABBİMİN
HUZURUNA ABDESTSİZ GİDEMEM-
Değerli
Ramazan Kayan Hocamızın misafiriyiz. Malatya’dan
gelen depremzedelerin yürek burkan öykülerini dinliyoruz. Bir ağabeyimiz deprem
esnasında eşinin gösterdiği metaneti şöyle anlatıyor:
‘’Bir
anda evimiz şiddetle sallanmaya başladı. Ben ne yapacağını şaşırmış bir
vaziyette evin bir o tarafına bir bu tarafına doğru savrulurken, eşim hiçbir
şey yokmuş gibi kalktı ve abdest almak üzere lavaboya doğru gitmeye başladı. Benim
bu durum karşısında hayretimi görünce de şöyle dedi: ‘’Öyle anlaşılıyor ki
Rabbim huzuruna çağırıyor, ben Rabbimin huzuruna abdestsiz gidemem’’
Allah rahmet eylesin. Eşim Rabbinin huzuruna
abdestli olarak gitti.
-ADIYAMAN,ACIYAMAN-
Bağcılar
Güneşli’de soğuk bir sabah vakti. Adıyaman’dan gelen bir dost ile sıcak çorba
etrafında sıcak gündemi değerlendiriyoruz. Kendisine soruyorum; ’’Adıyaman
nasıldı?
Bana
aynen şu cevabı veriyor:
’’
Hocam, Adıyaman Acıyaman olmuş’
-HASTA
OLAN DEĞİL ECELİ GELEN ÖLÜR-
Deprem
Bölgesine gidip gelen vaize hanımlardan biri kendisini çok etkileyen ibretli
bir hadiseyi şöyle anlatıyor: ’’Son nefesini vermeye hazırlanan evin en büyük
ağabeyi helalleşmek üzere bütün kardeşlerini baba ocağına davet ederek başucuna
toplar ve hepsiyle helalleşir. Birgün sonra meydana gelen depremde her biri farklı şehirlerden
gelen kardeşlerin hepsi vefat eder. Vefatını bekleyen en büyük ağabey ise depremden
sağ kurtulur.’’
-SENİ
BABAMA BENZETTİM-
Sivil
Toplum gönüllüsü olarak deprem bölgesine gidip gelen sevgili Mehmet Aksu anlatıyor:’’ Dev gibi bir
enkazın yanı başında duran bir depremzede kardeşimiz beni görünce ‘’abi sana
sarılabilir miyim?’’dedi ve bana defalarca
sarıldı. Bir taraftan kemiklerimi kırarcasına beni sıkıca sarıyor, bir taraftan
da hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kendisine bunun sebebini sorduğumda bana şu
cevabı verdi:
’’Abi,
seni depremde kaybettiğim babama benzettim.’’
-ZELZELEDEN
KAÇTI DEPREME TUTULDU-
İstanbul’da
deprem olacağından endişe eden Maraşlı bir kardeşimiz memleketi Elbistan’dan ev
alıp İstanbul’dan taşınır. Evine taşındığının ikinci günü meydana gelen deprem
neticesinde yıkılan evinin altında hayatını kaybeder.
-ŞARTLAR
DEĞİŞİNCE DUA DA DEĞİŞTİ-
Yıkıcı
depremin ilk günlerinde sosyal medyada rastladım şu mesaj beni hayli
düşündürmüştü. Buyrun okuyun biraz da siz düşünün!
‘’Bugüne
kadar taş üstüne taş koyandan Allah razı
olsun’’diye dua ediyorduk. Bugünlerde ise taş üstünden taş kaldırandan Allah razı
olsun diyoruz’’
-REZİ
GİTTİ DANSI KALDI-
Maraşlı
bir depremzede dostumla deprem felaketi ve sonuçlarını konuşuyoruz. Söz döndü
dolaştı yıkılan siteler, gökdelenler ve rezidanslara geldi.
Sevgili
dostum yakınında harabeye dönen bir rezidans için aynen şu cümleyi kurdu: ’’Hocam,
buranın rezi gitti maalesef dansı kaldı. Sağlam yapılamadığı için sallana
sallana yerle bir oldu.’’
-
PARA PARA ETMEDİ ABİ-
Kendisiyle
telefonda çeşitli yönleriyle deprem felaketinin boyutlarını konuştuğumuz
Hataylı bir ahbabım durumun vehametini tek cümleyle şöyle özetledi:
‘’Üstadım!
bu büyük felaket sebebiyle paranın para
etmediği günleri de gördük. Resmen para para etmedi abi’’