12 Nisan 2023

ZULÜM DEVAM EDİYOR

Tarih tekerrür mü ediyor? Gececi oğulları başımıza öyle bir bela olmuşlar ki bir türlü yakamızdan düşmüyorlar! Bu bela yeni değil... Allah’ın Resullerini (a.s.) testereyle kesmek, (Hz. Zekeriyya) kuyuya atmak, (Hz. Yusuf) çarmıha germek, (Haç şeklindeki kalaslara iki eli, iki ayağı ve başından çivileyerek öldürme girişiminde bulunmak), (Hz. İsa); bebekken kundakta bulup öldürmeye çalışmak, (Hz. Muhammed)...

Ne zaman bitecek bu bela o da belirsiz... Rahmetli Üstat M.Akif’in deyimiyle: ”Yarab,  bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?/Mahşerde mi yoksa biçarelerin felahı?” Suçumuz yok mu, suçumuz çok; o kadar ki saymakla bitmez... Biz, çok para veriyorlar diye onlara toprak satmadık mı?Bunlar bize ilk defa karşı çıkınca “neme lazım” demedik mi? Hatta bazılarımız petrol kuyularının gelirinin sarhoşluğuyla kendi arzularına kapılıp gökdelenlerde keyif çatmadık mı/çatmıyor muyuz?

Tarih, 22 Temmuz 1982... Ramazan bayramında, Filistin mülteci kamplarının yerle bir edilerek katliamlar düzenlenmesi nedeniyle gönlümde yanan koru paylaşarak bir nebze de olsa etkisini azaltmak için aşağıdaki dizeler gönlümden damlamıştı. Ancak ağıt yakmanın bir çözüm olmadığını bilen bir kardeşinizim. Benimki, sadece içimden geçenlerdir. Hz. Yakup’un (a.s.) gönlünden geçenler gibi... Ya da rivayete göre -sahih olmasa da gönül okşayıcı olduğu için aktarmakta bir sakınca görmüyorum- Hz. İbrahim ateşe atıldığı zaman kertenkele ağzına su alıp sönmesi için ateşe döküyormuş... Bizimki de bu olsa gerek! İşte bugünlerde, yine Ramazan ayı, yine aynı zulüm tekrara ediyor ve en önemlisi de ibret (ders) alınmıyor!

 

 

      FİLİSTİN

 

             1

Oluk oluk kanla;

Kırmızı kırmızı sulanan,

Yemyeşil Filistin vadileri!

Ah Filistin!

Yazabilseydim bir destan sana özgü!

Neye yarar ki yazmak!

Özbeöz toprağından kovuluyor Filistinli.                                                                                                                                                                                                                                                           Hey şanlı Filistin!

Ellerimi sana uzatamamışlığın,

Ezikliğiyle yanıyor yüreğim.

 

               2                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

Yükseliyor sütunlar zulümden,

Büyüyor ağzı gitgide;

Yutmaya hazır canavarın,

Filistin dağlarında.

Ülke Filistinlinindir,

Filistin adıyla anılmakta pınarlar.

Dayanmış kapılarına,

Topa tutuyor, kursağına indirmek için;

Küçük çocukları, kadın ve yaşlıları;                

Ahı göğe çıkmış suçsuz insanları;

Mülteci kamplarında savunmasız!

 

                  3                                                         

Onlar da kutluyorlar bayramı!

Villa ve konforlar ne gezer;

Kuş tüyü yastıklar,

Sımsıcak anne kucağı!

Evsiz ve aç,

Barut kokusunda yetim;

Buram buram duman,

Kutluyorlar şekersiz bayramı!

Korku ve endişe,

Karartmıştır ufkunu çocukların;

Beyrut sokaklarında!

 

 

                  4

 

Hey kısık kısık öten baykuş!

Acı gelmeyecek kanın senin de;

Vampirlere çok geçmeden.

Bugün Filistin, yarın sen!

Kurutuluyor çeşmeler bir bir,

Baksana yerle bir edilmiş;

Filistin’de yaşamasın diye çocuklar.

 

                    5

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

Hey çocuk!                                                                                                                                          Büyüyorsun,

Onlar da büyüyorlar.

Kurmuştu bir mezbaha;

Ben yaşayayım diye,

Firavun vaktiyle,

Yaşamasın diye çocuklar!

Usumuzdan gitmez ki bunca zulüm,

Bekle çocuk!

Kuruyacak bataklık, bitecek zulüm,

Save nasıl kuruduysa.

Ne de olsa zalimlerin de sonu ölüm!

 

                  6

 

Hey kuyu sahibi!

Gökdelenler nedir ki sığındığın,

Neye yarar ki uçaklar;

Altından yaptırdığın,

Havai’de cennetler kurduğun yalancı!

Kardeşin ölüyor,

Nedir ki yaşadığın!                                                                   

Kocamış ayı kan emiyor,

Ha bire insan öldürüyor!

Garip ki garibi görülmemiş!

Dahası var mı yürekler acınacak?

Dahası var mı gözyaşı akıtacak?

 

 

                            

                   7

Daha ne bekliyoruz?

Bir daha mı bize inecek vahiy?

Ey güvenilir Kudüs!

Yeryüzünde başkent olmuşsun (!)

Yok etmek için Müslümanları!

Ağlıyor buna Mekke,

Ağlıyor buna Medine;

Hayretler içinde Bedir!

Yakışır mı bize, bu ağlamak nedir?

Serserice yaşamak uğruna emperyalizm,

Gökdelenlerinde;

Yaşatmıyor insanları Filistin’de!

Ey insanlar sızlamıyor mu hiç yüreğiniz!

 

Ey Müslümanlar!

Yaşamıyor mu yeryüzünde TEK BİRİNİZ!

Kuma sokmakla başını,

Sorun çözümlenir mi dersiniz?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    

Suçlamakla kardeşini!

Silinecek mi sorumluluğunuz?

 

          8                                                

Suçsuz olunur mu sanırsınız?

Petrolü akıttınız,

Oldu silah İsrail’de.

Size çevrilen bu silahtır,

Filistin’e çevrilen de.

Hala anlamaktan uzak,

Nasıl yaşıyorsunuz hissiz;

Bilmem yeryüzünde!          

 

         9

Hey çocuk!

Ey Filistin!

“Bir gün kavuşacak ellerimiz!”

Ama mutlaka!

 

Bilmeni isteriz ey zalim!

Yaşadıkça yeryüzünde,

Yurdundan kovulmuş;                                                               

Ayak derisi yüzülmüş,

Elektrikli testerelerde inim inim inlemiş;

Emperyalizm mahpushanelerinde,                                                                    

Mazlum,

Hesabını verdirecek sana tek tek.

 

Ey Filistinli!

Kendi acizliğimi, senin cengaverliğini yazdım;

Ne yazdımsa!

Mazlum insanlara,

Dünya söz cambazlarına;

Savunucularına insan haklarının,

Ahınızı duyurayım diye ne çırpındımsa!

 

                                  Mehmet Şerif Cebe