Modern Dünyanın Kanaat Önderleri: Youtuberlar
Modern dünyanın en tesirli silahı; medya. Yaşamı, değerleri, alışkanlıkları ve ilişkileri şekillendiren; hayata yeni boyutlar kazandıran cihanşümul bir araç. Medya, insanlık tarihi boyunca başka hiçbir vasıtanın başaramadığı düzeyde bir yaygın etkiye sahip artık.
Medyanın yazılı (basılı), işitsel (radyo), görsel-işitsel
(sinema-televizyon) ve yeni medya (dijital medya; sosyal medya) gibi farklı
formları olmakla birlikte bugün en fazla tercih edilen formunun yeni medya (dijital
medya) olduğunu söyleyebiliriz. Yeni medya, diğer medya türlerinden farklı
olarak kullanıcılara kendi içeriklerini üretme, paylaşma ve bunlar üzerinden
gelir elde etme olanağı verdi. Bu özellik yeni medyayı diğer tüm medya
türlerinden daha işlevsel ve cazip hale getirdi. Andy Warhol’un, “Bir gün herkes
15 dakikalığına ünlü olacak” dediği zamanlardayız.
Yeni medyayla birlikte; Influencer,
TikToker ve YouTuber gibi farklı kavramlarla tanışmış olduk. Üstelik bunlar,
kimi çocuklar için idealize edilmiş bir meslek artık. Bu durumun farklı
nedenleri var elbette fakat para kazanmak ve popüler olmak post modern insanın motivasyon
kaynaklarının başında geliyor. Amerikan iş dünyası dergisi Forbes’a göre
YouTube'dan en çok para kazanan ilk 10
YouTuber, 2021 yılında Youtube platformunda paylaştıkları içeriklerden 300
milyon dolar gelir elde etti.
Dünya genelinde; 5,31 milyar
sosyal medya kullanıcısı, 4,95 milyar internet kullanıcısı ve 4,62 milyar aktif
sosyal medya kullanıcısı, 2,56 milyar YouTube kullanıcısı mevcut (Wearesocial,
2022). Çocuklar tarafından en fazla tercih edilen sosyal medya platformu olan YouTube;
kullanıcıların amatör videolarını paylaştıkları bir sosyal medya platformu
olarak, 2005 yılında kuruldu.
Sosyal medya hesapları bugün adeta
insanların kimliklerinin bir parçası olmuş durumda. Hatta bazılarının asıl
kimlikleri. Popüler olmak veya
fenomen olmak kimi çocuklar ve yetişkinler için temel yaşam amacı. Zira sosyal medya platformlarındaki takipçi
sayınıza göre size bir değer atfediyor kimi çevreler. Buna göre reklam alıyor, para
kazanıyor, kitap satıyor, buna göre konuşmacı oluyorsunuz. Hatta kimi bilimsel
ve akademik etkinliklerde bile öncelikle fenomen kişiler tercih ediliyor.
Belediyeler fenomen kişilerle etkinlik yapıyor. Yani takipçi sayınıza göre
değer bulduğunuz bir toplum.
Peki takipçi sayısı bir kişinin; insani,
ahlaki, akademik veya sosyal niteliklerinin tek göstergesi olabilir mi? Sadece
takipçi sayısına bakarak insanlara değer atfetmek veya bir yetkinlik beklemek
ne kadar doğru? Mesela en değerli bilim insanlarımızdan biri olan Prof. Dr.
Aziz Sancar’ın resmi YouTube kanalının 2,75 bin abonesi var. Ama küfürleri ve
skandallarıyla ünlü bir fenomenin YouTube kanalının 15 milyon abonesi var.
Medya, faydalı işler yapmak, iyilikleri paylaşmak, yaşamı
kolaylaştırmak ve bilgiye erişimi desteklemek için çok fazla fırsatlar sunuyor.
Medyanın her türü ve tüm içerikler
kötüdür düşüncesini doğru bulmuyorum. Rezaleti, ahlaksızlığı, şiddeti ve
diğer kötülükleri cazip gösteren ve bu tür paylaşımlarıyla öne çıkarılan,
çocuklara model olarak sunulan YouTuber hesaplarını da onaylamıyorum.
İnsanlar her çağda yolunu aydınlatacak,
kendisine ilham verecek öncüler aradılar. Bu öncüler kimi zaman filozoflar,
kimi zaman bilgeler, kimi zaman da peygamberler oldu. Bugün ise yol
göstericilik rolü YouTuberlara verilmiş durumda. Sosyal
medyayı çocuklara, topluma ve insanlığa fayda üretmek için kullananlar var
olsunlar. Fakat sosyal medyayı; argo, küfür, şiddet, ahlaksızlık, hazcılık ve
tüketimi yaymak için kullananlar çok daha fazla. Peki bu rezalete kim dur
diyecek?
Hollanda’da 16 yaşın altındaki kullanıcıların veri gizliliğini ihmal
ettiği gerekçesiyle Tik Tok’a Avrupa'daki 64 bin ebeveyn adına 1,4 milyar Euro
tutarında bir dava açıldığını hatırlatmak isterim. Bizim çocuklarımız daha mı
değersiz?
Vesselam…